tag:blogger.com,1999:blog-37524038183607422032024-02-21T07:48:19.883-08:00Mobolla'dan Muğla'yaMuğla ve tarihi üzerine yazılar...zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.comBlogger156125tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-19168509219017003192024-01-09T21:30:00.000-08:002024-01-09T21:31:13.850-08:00Cemal Karamuğla<p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjjYuE0WbaMmsVuSP9jZNfmwbcrfojOhP4yzxYlBYUws8nh8z_gkXf6UmucGnEMhDHwdE65JG7rVmmUH26-mf2zKm-rFuCfPxqpNsX7dKFrUh8nfu3A5FBUBSaZxiazXkz3WJ3P_jyJ5fiSL49j4GDtjyMaMVqU9VYnknxwhVtlBHaeos_yKasEnZbcF8QM" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">
<img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjjYuE0WbaMmsVuSP9jZNfmwbcrfojOhP4yzxYlBYUws8nh8z_gkXf6UmucGnEMhDHwdE65JG7rVmmUH26-mf2zKm-rFuCfPxqpNsX7dKFrUh8nfu3A5FBUBSaZxiazXkz3WJ3P_jyJ5fiSL49j4GDtjyMaMVqU9VYnknxwhVtlBHaeos_yKasEnZbcF8QM" width="400">
</a>
</div>Mehmet Cemal Karamuğla, milletvekili, orman mühendisi, idareci.</p>
<p>1893 yılında Muğla’da doğmuştur.</p>
<h4 class="wp-block-heading">Eğitim Hayatı</h4>
<p>İstanbul Orman Mektebi’nden mezun olmuştur. Az düzeyde Fransızca öğrenmiştir.</p>
<h4 class="wp-block-heading">Çalışma Hayatı</h4>
<p>İzmir Mıntıka Orman Müfettişi, Bursa Umumi Meclis Daimi Encümen
Azası, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Muğla Vilâyet Heyeti Azası ve Askerlik
Şubesi Müdürü, Sümerbank Genel Müdürlüğü İdare Meclisi Üyesi olarak
görevlerde bulunmuştur.</p>
<h4 class="wp-block-heading">Siyasi Hayatı</h4>
<p>26 Mart 1939 (6. Dönem) ve 28 Şubat 1943 (7. Dönem) tarihlerinde yapılan genel seçimlerde Muğla Milletvekili seçilmiştir.</p>
<h4 class="wp-block-heading">Ödülleri</h4>
<ul>
<li>Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası</li>
</ul>
<h4 class="wp-block-heading">Eşi ve Çocukları</h4>
<p>Evli ve iki çocuk babasıydı.</p>
<h4 class="wp-block-heading">Ölümü</h4>
<p>Mehmet Cemal Karamuğla, 10 Kasım 1955 tarihinde vefat etmiştir.</p>zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-12699479060815420892021-08-01T07:35:00.004-07:002024-01-09T21:29:55.853-08:00Osman Gürün<p>1948 yılında Muğla'da doğdu.1977 yılında meslektaşı Gülsün Gürün ile evlendi.1978 yılında bugün Elektronik Haberleşme Mühendisi olan oğlu Şahin Gürün;1980 yılında da Endüstri Mühendisi olan kızı Şebnem Gürün dünyaya geldi.</p>İlkokulu Muğla Atatürk İlkokulu’nda okudu.Ortaokulu İzmir Buca Ortaokulu'nda, liseyi İzmir Atatürk Lisesi’nde okudu.1972 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.<br />Aynı fakültede uzmanlık eğitimi almaya başladı ve 1976 yılında Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak mezun oldu.1979 yılına kadar Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Anabilim Dalı’nda Baş Asistan olarak çalıştı.1996 yılında Muğla SSK Hastanesi’nden ayrılarak Muğla Özel Yücelen Hastanesi’nde çalıştı.<br />1997 yılında emekli oldu.1997 yılında emekli olduktan hemen sonra Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Merkez İlçe Başkanlığı’na başvurarak parti üyesi oldu.<br />1998 yılında yapılan delege seçimlerinde Muğla Merkez İlçe Orhaniye Mahallesi’nden delege seçildi.<br />1999 yılında yapılan yerel seçimlerde %37’ lik bir oy oranıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nden Muğla Belediye Başkanı seçildi.<br />2004 yılında yapılan yerel seçimlerd<span face=""titillium web" , sans-serif" style="background-color: white; color: #333333; font-size: 13px; line-height: 18px;">e </span>% 42’ lik bir oy oranıyla CHP’den ikinci kez Muğla Belediye Başkanı seçildi. Ayrıca<br />3 dönem Muğla Tabipler Odası Şube Başkanlığı,<br />Muğla Belediyeler Birliği Başkanlığı,<br />Ege Belediyeler Birliği Üyeliği,<br />Türkiye Belediyeler Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği,<br />Ege Ekonomisini Geliştirme Vakfı EGEV İcra Kurulu Üyeliği,<br />Tarihi Kentler Birliği Kurucu ve Encümen Üyeliği,<br />Muğlaspor Kulüp Başkanlığı görevini üstlendi,<br />Muğla Karabağlar Yaylası Güzelleştirme Derneği’nin kuruluşunu gerçekleştirdi ve halen bu derneğin başkanlığını yürütmektedir.Başkanlık dönemi boyunca<br />2000 Yılı Tarihi Kentler Birliği Teşvik Ödülü,<br />2001 Yılı Uluslararası Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü,<br />2001 Yılı Tarihi Kentler Birliği Teşvik Ödülü,<br />2003 Yılı Şehir ve Başkan Dergisi “Kent Ödülleri” Yılın İl Belediye Başkanı Ödülü,<br />2004 Yılı Şehir ve Başkan Dergisi “Kent Ödülleri” Yılın İl Belediye Başkanı Ödülü,<br />2005 Yılı Şehir ve Başkan Dergisi “Kent Ödülleri” Yılın İl Belediye Başkanı Ödülü,<br />2006 Yılı Şehir ve Başkan Dergisi “Kent Ödülleri” Yılın İl Belediye Başkanı Ödülü,<br />2007 Yılı Şehir ve Başkan Dergisi “Kent Ödülleri” Yılın İl Belediye Başkanı Ödülünü almıştır.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-36842874639113926762021-08-01T07:34:00.003-07:002024-01-09T21:29:50.684-08:00Yavuz Kayı<p>8 Mart 1941 tarihinde Muğla'da doğdu. Eski Bayındırlık İl Müdürü inşaat mühendisi Ağabeydin Kayı ve Hacı Ulalılar sülalesinden Fikriye Kayı'nın oğludur. İlköğrenimini İzmit’te tamamlayan Yavuz Kayı, Muğla Ortaokulu'nda başladığı orta öğrenimini İzmir Namık Kemal Lisesi'nde tamamlamış, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Çorum’da askerlik görevini tamamlamıştır.</p>Sosyal Sigortalar Kurumu'nda sigorta müfettişi olarak iş yaşamına başlayan Yavuz Kayı, SSK Denizli teşkilatının kuruluşunda görev almış, 1976 yılında kurmakla görevlendirildiği Muğla Sosyal Sigortalar Kurumunu 1 Ocak 1977 tarihinde hizmete açmış ve emekli olduğu 1993 yılına kadar aynı kurumda sigorta müdürü olarak çalışmıştır. Emekli olduktan sonra 1994-1999 yerel seçimlerinde Doğru Yol Partisi’nden Muğla Belediye Meclis Üyesi seçilmiş, 2002 yılında partisinden istifa ederek bağımsız olarak görevine devam etmiştir. Yavuz Kayı’nın Şikar ve Abidin adında iki çocuğu vardır.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-26477274050293123672021-08-01T07:33:00.003-07:002024-01-09T21:29:43.205-08:00Orhan Çakır<p> 1944 yılında Muğla’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Muğla’da tamamladı. Lise ve üniversite eğitimini İzmir'de gerçekleştirdi. 1966 Yılında İzmir İktisat Fakültesinden mezun oldu.</p>1965 yılında başladığı siyasi yaşamında sırasıyla CHP İlçe Başkanlığı, İl sekreterliği, İl genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyeliklerinde bulundu.<br />1989 Yerel seçimlerinde CHP’den Belediye Başkanı oldu. Başarılı bir dönem geçirmesi 1994 yılındaki seçimlerde tekrar kazanmasını sağladı.<br />Muğla'da serbest muhasebecilik ve mali müşavirlik yapan Orhan Çakır evli ve iki kız çocuğu babasıdır.<br />Orhan Çakır iki dönem boyunca başarılı çalışmalara imza atmış, kentin daha temiz ve daha yeşil bir kent olması için çaba göstermiştir.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-61203525370229948962021-08-01T07:31:00.007-07:002021-08-01T07:31:59.020-07:00Seyfi Kalakoğlu<p>Muğla doğumlu subaydır. Yarbay rütbesindeyken emekli olmuş, askeri iktidar tarafından 5 Ocak 1983 tarihinden 25 Nisan 1984 tarihine kadar Muğla Belediye Başkanlığına getirilmiştir. Belediye başkanlığı sırasında şehrin temizliği, yolların bakımı ile ilgilenmiştir. </p>zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-91868958071554679892021-08-01T07:23:00.004-07:002024-01-09T21:29:36.702-08:00Erman Şahin<p> Muğlalı Şahanoğullarından Hamdi Efendi'nin küçük oğludur. Ortaokulu Muğla’da, lise öğrenimini Aydın’da tamamlamıştır. Ankara Hukuk Fakültesi sınavlarını kazanarak bir süre Ankara Hukuk Fakültesi'ne devam etmiştir. Fakat öğrenimini yarıda bırakarak memuriyet yaşamına atılmıştır. 1963 yılında Muğla Devrim Gazetecilik ve Matbaacılık Şirketi'nin ortakları arasına girerek gazeteciliğe başlamıştır. 1967 yılında Ankara’ya, Barış Gazetesi kadrosuna geçen Erman Şahin 1968 yılına kadar tekrar Muğla’ya dönerek Yeni Muğla Gazete ve Basım Evini kurmuştur.</p><div>1</div><div>972 de CHP Muğla Merkez İlçe Başkanlığına, 14 Aralık 1973 yerel seçimlerde de Muğla Belediye Başkanlığına seçilmiştir.</div><div>İki dönem Muğla Belediye Başkanlığına seçilen Erman Şahin’in, 12 Eylül 1980 Askeri Harekatında Muğla Belediye Başkanlığı ve Muğlaspor Kulübü Başkanlığı’nda bulunmaktaydı.</div><div>12 Eylül askeri müdahalesiyle belediye başkanlığı görevine ara veren Erman Şahin,1984 yılında yapılan yerel seçimlerde yeniden Muğla Belediye Başkanı seçilmiş ve bu görevini 1989 yılına kadar sürdürmüştür.<br />Erman Şahin, 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimlerde Sosyal Demokrat Halkçı Parti SHP listesinde Muğla Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmiş, aynı zamanda kurulan koalisyon hükümetinde de Şehircilikten ve Belediyelerden Sorumlu Devlet Bakanı olarak bulunmuştur. Daha sonra bakanlıktan ayrılan Erman Şahin, kısa bir süre sonra Bayındırlık Bakanı olarak yeni kurulan hükümette yeralmıştır.</div><div>Belediye başkanlığı zamanında Erman Şahin’in başardığı ve Muğla’ya kazandırdığı eserler şunlardır;<br />1.Belediyeler Otobüs İşletmesi kurmuş, Yayla, Düğerek, Yeniköy ulaşımını kolaylaştırmıştır.<br />2.Belediye Tanzim Satış Mağazalarını (TANSA) devreye sokarak halkın gıda gereksinimlerini üretim kaynaklarından sağlama yoluna gitmiştir.<br />3.Şehir İmar Planını yaptırarak bakanlık onayından çıkarmıştır.<br />4.Muğla’nın tarihsel ve geleneksel mimarisini koruyup ebedileştirme yolunda çalışmalar yapmış, Muğla’nın SİT alanları içine yer almasını Anıtlar Kurulundan geçirmiştir.<br />5.Yeni sanayi sitesini kurmuştur.<br />6.Tavas Caddesi üzerine işyerleri yaptırarak belediyeye gelir sağlamıştır.<br />7.Büyük Belediye Fırınını yaptırıp devreye sokmuştur.<br />8.Şehir elektrik şebekesini yeniden yapımını ihale aşamasına getirmiştir. Yeni şebeke ağına Karabağlar Yaylasını ve Düğerek mahallesini dahil etmiştir<br />9.Karabağlar yolarının ıslahı ve su kanallarının düzenlenmesi konularını çözüme kavuşturmuş, şehirlinin mesire yeri ve dar gelirli yurttaşın tarımsal faaliyet alanı olan Karabağlar’a ekonomik değer kazandırmıştır.<br />10.Üçüncü döneminde Orgeneral Mustafa Muğlalı İşhanı’nı tamamlayarak hemşerilerinin hizmetine sunmuştur.<br />Politikayla uğraşmasının yanında Muğla kültürünün araştırılmasıyla ilgili önemli çalışmaları olan Erman Şahin, yaptığı resimler ve yazdığı kitaplarla Muğla kültürünün önemli bir döneminin gelecek kuşaklara aktarılmasını da sağlamıştır.<br />Erman Şahin Aydınlı Mustafa Bey kızı Birsen Hanımla evli olup Hamdi, Emine, Mustafa adlarında üç çocuğu vardır.</div>zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-23391597312561953172021-08-01T07:21:00.005-07:002023-12-31T12:18:39.811-08:00Haluk Özsoy<p>Yerkesikli Hacıhasanzade Nabi Beyin oğludur. Annesi, Yatağanlı Fehmi Bey kızı Nazife Hanımdır. İlkokulu Yerkesik İlkokulunda okumuştur. Orta öğrenimine İstanbul Robert Kolej’de başlamış fakat ikinci sınıfta ayrılmıştır. Robert Kolej’de öğrenim gördüğü iki yıl içinde çok iyi İngilizce öğrenmiştir.</p><br>Askerliğini Afyon’da tercüman olarak yaptıktan sonra Yerkesik’e gelmiş, babasının manifatura dükkanını bir süre çalıştırmıştır. 1952-1953 yıllarında Amerikan Hükümetinin sağladığı olanaktan yararlanarak ileri derecede tarımla meşgul iyi İngilizce bilen çiftçilerin heyetine dahil edilmiş ve bir yıl Amerika’nın Oregon şehrinde tarıma yönelik görgü ve bilgisini arttırmıştır. Dönüşte, Yerkesik 4-K Başkanlığına seçilmiş, tarımla uğraşırken 1957 yılında DP’nin Merkez ilçe Başkanı olmuştur.1960 İhtilalinden sonra İzmir’e göç ederek Otel işletmeciliği yapmıştır. 1960 yılında Muğla’ya dönerek önce yeni kurulan AP’nin Muğla İl Başkanlığını yapmış, sonra 19 Aralık 1965 ara seçimlerinde Latif Sepil’den boşalan Muğla Belediye Başkanlığına seçilmiştir. Muğla Belediye Başkanlığını iki dönem üst üste 8 yıl yapmış ve 14 Aralık 1973 seçimlerinde yerini Erman Şahin’e bırakmıştır.<br>Belediye Başkanlığı sırasında bir kez daha Amerika’ya inceleme gezisine giden Haluk Özsoy Belediye Başkanlığı döneminde:<br>1-Dua Yatağını parsellemiş, bir bölümünü Genel Kurmaya, bir bölümünü halka satmıştır.<br>2-Kozağaç suyu ile Bahçeyaka yer altı suyunu Muğla ana su deposuna getirmiştir.<br>3-Düğerek deresini ıslah ederek bugünkü büyük caddeyi açtı.<br>4-Akyol-Sülüklü Dere arasında kalan arsaları Belediyeye kazandırmış, İmar-İskan Bakanlığına bu arsaları “gecekondu önleme bölgesi” olarak tescil ettirmiş ve bloklardan ve Bahçelievlerden oluşan yeni mahallenin kurulmasına ön ayak olmuştur.<br>5-Turgut Reis Caddesindeki belediye İşhanını, belediye sinemasını, Soğuk Hava Deposunu yaptırmış, Karamuğla deresinin ıslahını bugünkü düzeye getirmiştir.<br>Haluk Özsoy, Ayvalık ilçesinden Ticaret Lisesi Öğretmeni Tülin Hanımla evlenmiş olup Naz ve Cem adlarında iki çocuğu olmuştur.<br>25 Temmuz 1975 günü geçirmiş olduğu beyin ameliyatının yan etkilerinden kurtulamayarak Muğla’da hayata gözlerini yummuş ve Muğla Şehir Mezarlığında toprağa verilmiştir.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-12309985111994750612021-08-01T07:20:00.005-07:002024-01-09T21:29:27.767-08:00Latif SepilHacılatifoğlu Şükrü Efendinin oğludur.Muğla’da ortaokulu, İstanbul Erkek Lisesi’nde, liseyi bitirdi. İstanbul Yüksek Mühendis Mektebinin (sonra İstanbul Teknik Üniversitesi) İnşaat Mimarlık Bölümünü 1941 yılında bitirdi.Okuldan mezuniyetini müteakip kendi adıyla anılan “Latif Sepil İnşaat Firmasını” kurdu. 1950-1965 yılları arasında devletin büyük baraj ihalelerine girdi. Denizli-Işıklı, Ankara-Kesikköprü, Balıkesir-Çaygören, Edirne-Keşan ve Denizli-Buldan Barajlarını yaptı.<br /><br />Baraj inşaatlarının yanı sıra Devlet Demiryolları ve Karayolları ihalelerine girerek büyük yol yapımlarını üstlendi.<br /><br />Latif Sepil, 1961 Anayasasının kabulünden sonra yapılan ilk yerel seçimlerde (17 Kasım 1963) CHP den Muğla Belediye Başkanlığına seçildi. Belediye Başkanlığı döneminde, şehrin imarına ve yeni gelişme alanlarına yönelik bir takım projeler hazırlattı. Bu projelerden bazılarını uygulamaya koydu.<br /><br />İl Merkezinin bugün Yüksek Anıtlar Kurulunca “SİT” ilan edilen bölgesinin karakterini korumak ve imar faaliyetlerini Saatlikule Caddesinin Cumhuriyet Alanı yönüne kayan kesimlerine yönelmek, Latif Sepil’in düşüncesidir. Bu düşüncenin ürünleri olarak:<br />Koca Han ve Yağcılar Hanı kamulaştırılarak büyük caddeler açılmış, eski yağ halinin yerine Belediye İş Hanı oluşturulmuştur.<br />Tabakhane ve Karamuğla Dereleri DSİ ile yapılan eşgüdüm sonucu ıslah edilmiş, üzerleri beton kaplama ile örtülmüş, yeni dükkanlar yapılmış, bugünkü Pazar yeri kurulmuştur.<br />Tabakhane Deresi yanındaki eski Reji Binası da kamulaştırılarak yerine bugünkü hal ve et-balık pazarı kurulmuştur.<br />Latif Sepil projeleri içinde önemli yeri olan “Kültürpark” uygulaması yapımından vazgeçilmiş olmasına ve istimlaki için ayrılmış alanın bugün elden çıkmış olmasına karşın, önemini ve ihtiyacını halen koruyan proje olarak Muğla gündeminde yer almaktadır.<br />Latif Sepil, 9 Ekim 1965 tarihinde işlerinin çokluğu yüzünden Muğla Belediye Başkanlığından istifa etmiştir.<br />Haluk Özsoy’un seçildiği tarih olan 19 Aralık 1965 e kadar Belediye Başkanlığı 70 gün Avukat Fevzi Özer’in uhdesinde kalmıştır.<br />Latif Sepil Hacı Ömer Hafızlardan Hamdi Efendi kızı Fikriye Hanım ile evlenmiştir. Oğullarından Şükrü, Yüksek İnşaat Mühendisi olup, İzmir Ayrıncılarda sahibi bulundukları HAS-UN fabrikalarının yöneticiliğini, Mustafa ise Yüksek Ziraat Mühendisi olup Köyceğiz-Elmabucağı Narenciye Çiftliği yöneticiliğini yapmaktadır.<br /><br />zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-81755061464160807602021-08-01T06:43:00.006-07:002024-01-09T21:29:22.129-08:00İskender AlperBabası İskenderzade Müderris Abdullah Efendi, anası Naciye Hanım’dır. İlk ve Orta öğrenimini Muğla’da tamamladı. İstanbul Hukuk Fakültesine girdi. Hukuk öğrencisi iken askere alındı. Yedek teğmen olarak Azerbaycan, Batum, Sina ve Kanal Harekatlarına katıldı. Çanakkale Zığındere Savaşlarında büyük yararlılıklar gösterdi. Mondros Silah Bırakılmasından (1918) sonra 7 yıllık süreli askerliğini bitirdi ve Muğla’ya geldi. Muğla’da Kuvayi Milliye Örgütünün kurucuları arasında bulundu.<br />Mustafa Kemal hareketine yürekten bağlı olduğu için Padişahçı akımların karşısında yer aldı. 1919 yılında yapılan Aydın Savaşlarına Muğla Milislerinin başında bulunarak katıldı. Nazilli Heyeti Merkeziyesine ve Köşk cephesine Muğla Kuvayi Milliyesinin silah, cephane, erzak, para ve milis yardımlarını taşıdı. 1920 yılında Batı Cephesi Komutanlığına katıldı. Kurtuluş Savaşı’nın her sürecini Üsteğmen olarak yaşadı. İzmir’in alındığı 9 Eylül 1922 günü başında bulunduğu taburla beraber İzmir Kemalpaşa İlçesini düşmandan kurtardı.<br style="background-color: white; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 13px;" /><br style="background-color: white; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 13px;" />Ulusal Kuvvetler Komutanlığınca Yüzbaşı rütbesine terfi ettirilerek Kemalpaşa Kaymakamlığına getirildi.<br />Kurtuluş Savaşı gazisi olarak Muğla’ya döndüğünde hemşehrileri kendisini önce Muğla Belediye Meclisine, Dr. Hüseyin Avni Beyin ayrılmasından sonra, 1930 yılı sonlarına doğru da Muğla Belediye Başkanlığına seçti. Bu görevde üst üste 20 yıl kaldı. İkinci Dünya Savaşında tekrar askere alınınca, görevini yardımcısı Sarraf Fevzi Altınay, iki yıla yakın üstlenip götürdü.<br />İskender Bey, Muğla’da görülen ilk belediye hizmetlerin ve şehir imar hareketlerinin banisidir. Şehir içme suyunu tazyikli hale getirmiş, meydan, cadde, sokak açımı ve düzenlemelerinde Muğla’nın görüntüsünü modernize eden çalışmalarda bulunmuştur.<br />Muğla eşrafından Şerif Efendi oğullarından Kamil Ağa kızı Güzide Hanımla evlenmiş, bu evlilikten çocukları olmamıştır. İskender Bey çocukların, yoksulların ve okumaya yetenekli bütün öğrencilerin hamisi ve babasıydı. Pek çok çocuğu evlatlık almış, onları yetiştirmiş, okutmuş, evlendirmiş, mal mülk sahibi etmiştir.<br />13 Ekim 1953 yılında vefat ettiğinde henüz 60 yaşında idi. Onun vakitsiz ölümüne hemşehrileri çok üzülmüş ve kendisinden daha pek çok hizmetler beklediklerini ifade etmişlerdir.<br />İskender Bey, dost canlısı, karakter sahibi, verdiği sözü ölüm pahasına da olsa yerine getiren, yalanı ve yalancılığı hiç sevmeyen, soylu bir karaktere sahipti. Muğla Belediyesi, vatanın bölünmezliği ve ulusun parçalanmazlığı savaşlarına bizzat katılmış bu üstün Kuvvayi Milliyeci evladının Belediye Başkanlığıyla her zaman kıvanç ve övünç duymaktadır.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-63003000267145094262021-08-01T06:42:00.001-07:002021-08-01T06:42:04.084-07:00Hüseyin Avni Ercan<p>Topaloğullarından rüştüye muallimi Ahmet Efendi’nin oğludur. İptidai’yi Çamlı Mektep’te okudu. Rüştiye öğrenimini babası Ahmet Efendi’den gördü. Lise öğrenimini Muğla ve İzmir’de tamamladı. Selanik halkalı Ziraat Yüksek Mektebine kaydoldu.</p>Sonraları bu okuldan ayrılarak İstanbul Tıp Okuluna nakletti.<br />10 Ağustos 1913 yılında Muğla Belediye Doktorluğuna tayin edildi. 17 Ağustos 1914’te askere alındı ve Menteşe Sahil Alayı 2. Tabur Doktorluğunu üslendi. 8 Kasım 1914 de tekrar Muğla Belediye Doktorluğuna atandı. Seferberliğin sonuna doğru yeniden Menteşe Sahil Alayı 2. Tabur doktorluğuna verildi. (25 Aralık 1916) 1. Dünya savaşı sonunda 15 şubat 1919 da Muğla Belediye doktorluğuna yeniden atandı.13 Mayıs 1919 da Muğla Gureba Hastanesi Başhekimi oldu. 12 Mayıs 1923 de Muğla Sağlık Müdürlüğüne getirildi.1923 yılında kurucuları arasında bulunduğu Halk Fırkası’nın Muğla Belediye Başkan adayı olarak 1928 seçimlerine katıldı ve seçildi (30 Eylül 1928).<br /><br />Halk Fırkası kendisini 1 Şubat 1931 yılında Muğla Milletvekilliğine seçti. 27 Ekim 1939 da yakalandığı şeker hastalığı ve albümin hastalığından kurtulamayarak İstanbul’da vefat etti.<br />Muğla Milletvekili iken vefat eden Dr. Hüseyin Bey, Muğla eşrafından Şevket Ağa kızı Muzaffer Hanım ile evlenmiş, Turgut, Melahat ve Zerrin adlarında üç çocuğu olmuştur. Oğlu Turgut Topaloğlu 1957-1960 yılları arasında bir dönem Milletvekilliği yapmıştır.<br />Dr. Hüseyin Bey tipik Muğlalı özellikleri ve hemşerilerine olan sempatisiyle sevilip sayılmış değerli bir Muğlalı aydındır.<br />Muğla Kuvvayı Milliyesinin Mustafa Kemalci kurucuları arasında üstün hizmetleri geçmiş, kurulan kuvvayı milliye örgütlerinin faal üyeliklerinden şerefli hizmetler üstlenmiştir.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-19400687765276378422021-08-01T06:40:00.005-07:002024-01-09T21:29:13.615-08:00Zorbazzade Ragıb Bey<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvR2mCcK7WWC5Ve9ow3-HoYuOMMFXpIzKZJz_2Fuz_l5xt5rpjcGC4wPMaOMMyB3CNHO_kh5DmvEPFrDDunpRHNqNo7CHXplUaGSd1yn8nliae0aI-7uNCrGQ9TDyV_-L9R4_cU1lrXQIS/s116/indir.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="116" data-original-width="80" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvR2mCcK7WWC5Ve9ow3-HoYuOMMFXpIzKZJz_2Fuz_l5xt5rpjcGC4wPMaOMMyB3CNHO_kh5DmvEPFrDDunpRHNqNo7CHXplUaGSd1yn8nliae0aI-7uNCrGQ9TDyV_-L9R4_cU1lrXQIS/w138-h200/indir.jpg" width="138" /></a></div>Babası Zorbaz Hacı Mehmet Ağa oğlu Feyzullah Efendi’dir. Ailenin diğer bir adı Kethüdalar’dır.<p></p><div>Ragıp Bey, Muğla yönetiminde görevler üstlenmiş varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Üzümcülüğün yanı sıra büyük hızar makineleri alarak kereste işletmeciliğine yöneldi.</div><div>1914 yılında Muğla Belediye Başkanlığına seçildi. Ölüm tarihi olan 1928 yılına kadar Muğla Belediye Başkanlığında bulundu.Ragıp Bey, Belediye Başkanlığında şehrin imarına olduğu kadar, Kuvayi Milliye örgütünün kuruluşuna da büyük katkılar sağladı. Örgütün çekirdeğini oluşturan “Menteşeliler Müdafai Vatan Cemiyeti”ni kurdu. Mustafa Kemal Paşa’ya karşı olan siyasi ve düşünce akımlarının karşısında kahramanca yer aldı.</div><div>Bu akım ve fikirlerin Muğla’da yer bulmaması için olanca güç ve çabasıyla çalıştı. Ulusalcı yedek teğmenlerin ve bunlara bağlı zeybek-efelerin cephelere belli bir disiplin içinde akmalarına yol açtı.Ragıp Bey, Muğla İttihat ve Terakki Fıkrasının da kurucuları arasındadır. İzmirli Jandarma<br /><br />Yüzbaşısının kızı ile evlenendi. Ragıp Beyin hiç çocuğu olmadı. 1928 Yılında öldü ve Kuvayi Milliyeci kişiliğine uygun bir cenaze töreni düzenlendi. İstanbul Edirnekapı Şehitliğinde toprağa verildi.</div>zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-1444992862315122752021-08-01T06:37:00.005-07:002024-01-09T21:29:06.056-08:00Pirinçcioğlu Hacı Mehmet Efendi<p> 1878 yılında Muğla’da dünyaya geldi. Muğla’da terzilik ve manifaturacılık yaptı. Terzilik yaptığı dönemde Zaman Terzihanesi adıyla işyeri sahipliği yaptı.</p><p>1912 yılında belediye başkanlığı yaptı. Yurtdışı seyahatleri oldu. Çağdaş bir yaşam tarzını benimseyip çevresindekilere örnek oldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara hükümeti ve Kuvayı Milliye hareketine destek sağladı. 1953 yılında 75 yaşında hayatını kaybetti.</p>zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-1051473369696087162021-08-01T06:36:00.004-07:002024-01-09T21:28:55.449-08:00Karahafızzade Hacı Mehmet Ali Efendi<p>Muğla eşrafından Karahafızzade Ahmet Efendi’nin oğludur. İlk öğreniminden sonra eğitim görmemiş, tüccarlığı seçerek manifatura ticaretine başlamıştır.<br />Muğla Belediye Başkanlığına seçilişi ileri yaşlarındadır. 1910 yılında Belediye Başkanı olduğu zaman 74 yaşında idi.<br />Belediye Başkanlığı döneminde hayır ve vakıf işleriyle çok meşgul olmuş, Pazar Camisi etrafının düzenlenmesi, tuvalet yapımı, çarşı çardaklarının yükseltilmesi, içme suyuna ilaveler yapılması gibi çalışmalar yapmıştır. Ayrıca Gökova Papazlık suyuna da el atarak, bu suyun Akyaka’ya gelmesini sağlamıştır. Bayırlı İsmail Efendi kızı Fatmatül Zehra ile evli olup Hakkı, Refika ve Fahriye adlarında üç çocuğu olmuştur. 4 yıl Belediye Başkanlığı yapmıştır.</p><h3><br /></h3>zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-89472729363408375642021-08-01T06:35:00.005-07:002024-01-09T21:28:48.620-08:00Zorbazzade Hacı Şeref Ağa<p>Babası Muğlalı Divanoğlu Zorbaz Mehmet Ağa, anası Muğlalı Hacı Osman Ağa kızı Ayşe Kadın “Hanım Bılla”dır. Hanım Bılla aynı zamanda Muğla Fevziye Medresesi banisi Yağcı Feyzi Efendi ile Hacı Memiş Ağa’nın kız kardeşleridir.</p>Hacı Şerif Ağa, Asar’a ve Kızıldağ’a yaslanan şehrin düze inmesi fikrini gündeme getirmiştir. Bu nedenle kendisi bugün Hoca Mustafa Efendi Bahçesi içinde kalan ve istimlak edilen evini o günlerde şehir dışı sayılabilecek düzlüğe yapmıştır.<br />Hacı Şerif Ağa, Muğla Belediye Başkanlığında uzun süre bulundu. 1910 yılında, ileri yaşlarda vefat etti.Muğla’nın ileriki yıllarda Belediye Başkanlığını yapacak Ragıp Bey, Hacı Şerif Ağa kardeşi Hacı Feyzullah Efendi’nin oğludur.<br />Hacı Şerif Ağa’nın çocuğu olmadığından bugün yaşayan torunu yoktur.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-26753346561394150682021-08-01T06:34:00.002-07:002024-01-09T21:28:40.508-08:00Hacıkadızade Süleyman Efendi<p> Kadılar ailesinden Kadı Ömer Efendi’nin oğludur. Muğla'da tarımla uğraşırken, 1871'de yeni kurulan belediyenin ilk başkanlığını yapmıştır.</p>Hacıkadızade Süleyman Efendi, şehircilik çalışmalarından çok yeni kurulan belediyenin yasal kuruluş çalışmalarıyla meşgul olmuştur. Masrafını bizzat çektiği Muğla Saat Kulesini 1886'da yaptırarak şehre armağan etmiştir.<br /><br />Ömer Efendi, Hacı Tahir Ağa, Kamile ve Fatma adlarında dört çocuğu olmuştur. Oğullarının soyu bugün Muğla’da Aksoy soyadını taşımaktadır.<br /><br />Hacıkadızade Süleyman Efendi, Muğla Kütüphanesi’nin kurucusu Hoca Mustafa Efendi'nin damadıdır. Eşi Pembe Hanım da Muğla'nın hayır işlerine el atmış ve Muğla Devlet Hastanesinin kuruluşuna ön ayak olarak Devlet Hastanesi pavyonlarının ilkini bizzat masraflarını çekerek kendisi yaptırmıştır.<br /><br />Süleyman Efendi, kayınbiraderinin öncülüğünde kurulan Muğla Hoca Mustafa Efendi Kütüphanesinin sağlığında mütevelliliğini yapmış kütüphanenin gelişip genişlemesi için ayrıca çaba sarf etmiştir.<br /><br />Soğuk dere suyunu Muğla'ya getiren Hacı Süleyman Efendi, Sülüklü’ye ve eski Koca Havuz çevresine meyve bahçeleri kurmuş, tarımı teşvik etmiştir. Yağcılar Hanı, Koca Han ve Kıraathaneyi de Hacı Süleyman Efendi yaptırmıştır.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-61534600596306799452019-12-06T06:19:00.001-08:002021-01-19T15:05:05.037-08:00Mehmed Muhyiddin-i Vefayi<b>Mehmed Muhyiddin-i Vefayi, </b>Osmanlı dönemi din alimi.<br />
<br />
Muğla'da doğmuş tahsilinden sonra Kütahya ve Bursa medreselerinde ders vermeye başlamıştır. Bu sırada İstanbul'da medfun Şeyh Vefa-i Konevi'nin şeyhi olduğu Zeyniyye tarikatının Vefaiyye koluna girdi ve burada yüksek manevi derecelere erişti.<br />
<br />
1533 yılında Bursa'da vefat etti ve bu şehirde Zeyniler isimli mahallede defnedildi. Eserleri aşağıdadır:<br />
<br />
* <b>Tenvîrü'd-Duha</b>, Duha suresi tefsiridir.<br />
*
<span class="fontstyle0"><b>Tehzîbü'l-Kâfiye</b>, Nahiv ilmine dair bir kitaptır.</span><br />
*
<span class="fontstyle0"><b>Ta'lîkât ala Hâşiye-i Tecrid</b>: Seyyid Şerif in hâşiyesine dâirdir</span> .<br />
<span class="fontstyle0">* <b>Hâşiye-i Şerh-i Hedâyâ</b>: Mollazâde'nin Hedâyâ Şerhi'ne dâir bir hâşiyesi olup<br /> Bursalı Hocazâde'nin zeyli makâmındadır.</span><br />
* <span class="fontstyle0"><b>Ravzü'l-İzhâr</b>: Fünûn-ı adîdeye dâir mebâhis ve itirazâtı içeren bir eserdir.</span><br />
<span class="fontstyle0">* </span><span class="fontstyle0"><b>Hızânetül'l-Fezâil</b>: Kavâid ve muhadarâtdan mebâhisdir.</span><br />
<span class="fontstyle0">* </span><span class="fontstyle0"><b>Tefsîr-i Ayete'l-Kürsî</b>: Adı üzerine Ayete'l-Kürsi'nin tefsiri üzerine bir risaledir.</span><br />
<br />
<span class="fontstyle0">Bir de Bursalı Hocazâde'nin Tehafüt'ünde hâşiyesi olduğu Karabaşzâde-i İzmirî'nin<br />eserinde yazılıdır.</span>
<br style="-webkit-text-size-adjust: auto; -webkit-text-stroke-width: 0px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: normal; orphans: 2; text-align: -webkit-auto; text-indent: 0px; text-size-adjust: auto; text-transform: none; white-space: normal; widows: 2; word-spacing: 0px;" />zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-27538344766779331752019-11-23T07:13:00.001-08:002021-08-01T07:37:43.072-07:00Salih Hüdai Dede<b>Salih </b><b>Hüdayi Dede (1383 - 1480), </b>Muğla'da yaşamış mevlevi şeyhi ve divan şairidir.<br />
<br />
Şahidi İbrahim Dede'nin babası olup Muğla Mevlevihanesi'nin kurucusu ve Mevleviliğin Muğla'daki ilk üstatlarındandır.<br />
<br />
Osmanlı devleti zamanında Anadolu'da Bizans üzerine akınlar düzenleyen alim bir gazinin oğludur. Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’de doğum yerinin Mısır, Tuhfe-i Nâilî’de ise Muğla olduğu belirtilmiştir. Ancak Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye ve Semâhâne-i Edeb yazarları şairin babasının Muğla’dan Mısır’a gittiği, Mısır’da evlendiği ve Hudâyî’nin de burada doğduğu konusunda mutabıktırlar. İlk eğitimine babasından aldığı Kur’ân-ı Kerîm dersleriyle başlayan Hudâyî, bir müddet Mısır’da ikamet ettikten sonra Muğla’ya dönerek tahsil için Seyyid Kemâl’in hizmetine girip çeşitli ilimleri tahsil etmiş, bu zatın telkiniyle de Mevlevî tarikatına dahil olmuştur. İstanbul’a geldiği esnada devrin vezirlerinden Mahmûd Paşa aracılığıyla Fatih Sultan Mehmed’in huzuruna çıkartılmış ve padişahtan Seyyid Kemâleddin’in Muğla’daki türbesinin Mevlevî zaviyesi olarak kendisine verilmesi talebinde bulunmuştur. Hudayi Dede'nin isteği kabul edilmiş, o da bu zaviyede irşat vazifesini sürdürmüştür. Uzun müddet adı geçen zaviyede Mesnevî dersleri verdiği ve dini risaleler kaleme aldığı belirtilen Hüdayi Dede’nin eserlerine ve sanat anlayışına dair kaynaklarda herhangi bir bilgi mevcut değildir.<br />
<br />
Salih Hüdai Dede oğlu Şahidi'ye ilk dini bilgileri ve Farsça'yı öğretmiş, oğlu on kendisi doksan yaşındayken vefat etmiştir. Vasiyetinde oğlunun sufi bir ipek ustasının yanında çalışmasını istediyse de Şahidi ilim öğrenme isteğiyle bu mesleği bırakmıştır. Kabri Şahidi Cami bahçesindeki türbede Şahidi İbrahim Dede ile yan yana bulunmaktadır.<br />
<br />
Eserlerinden örnekler:<br />
<span class="fontstyle0"><br /></span>
<i><span class="fontstyle0">Ey dil ister isen eger kâmil ola noksanın<br />Sinesi altına gir hazret-i Mevlânâ'nın</span>
</i><br />
-----------------------------------------------------------------<br />
<i><span class="fontstyle0"><br /></span></i>
<i><span class="fontstyle0">Aşka bağlandı gönül benden çeküp el neyleyem<br />Benden çok râzî olur bedenden azâd olmasını<br />Sormazını esrâr-ı aşkın müşkilinden zahide<br />Çünki şakird olmamış bu fende üstâd olmasun</span>
</i><br />
<i><span class="fontstyle0"><br /></span></i>
<i><span class="fontstyle0">------------------------------------------------------------------</span></i><br />
<i><span class="fontstyle0"><br /></span></i>
<i>Gazel<br /><br />Nefsi göz yaşına gark it ağlayup Yahyâ gibi<br />Sen de Fir’avn’un helâk it Hazret-i Mûsâ gibi<br /><br />Bir ta’alluk riştesin bağlayacak yer var mıdur<br />Âlemi gözden geçürsen [sûzen-i] Îsâ gibi <br /><br />Ehl-i Hakka dil ucuyla âşinâlık eylesen<br />Kendüye çekmek mukadderdür seni feryâ gibi<br /><br />Âsi olma istikâmetden asâ al destüne<br />Üstine toğruldığınca nefs-i ejderhâ gibi<br /><br />Başını şeb hırkasına çekdigiyçün her seher<br />Görinür ceyb-i ufukdan gün yed-i beyzâ gibi<br /><br />Ma’rifet ırmakları [hikmet pınarı] akmağa<br />Çâk çâk itmen gereksen sîneni sahrâ gibi<br /><br />Şemme-i aşk ile kılsan cismüni zâr u nizâr<br />Olıcak penbeyle saklarlar seni ayvâ gibi<br /><br />Hep ilâhî dimeye kasd it Hudâyî şi’rüni<br />Hazret-i Attâr u Şemsü’s-dîn ü Mevlânâ gibi</i>zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-22154731789513027932019-11-23T06:49:00.000-08:002020-05-16T12:23:01.088-07:00Şeyh Camiiİsmini verdiği Şeyh mahallesindeki caminin yapım kitabesi mevcut değildir. Ancak kabul edilen görüş caminin 1565 yılında Muğla'nın büyük alimlerinden Şeyh Bedreddin tarafından yaptırıldığıdır. Zekai Mete, caminin ilk olarak Kadı Mahallesi Mescidi olarak anıldığını, 16. yüzyıl ortalarından itibaren ise Şeyh Bedreddin'in adıyla anılmaya başladığını ileri sürer. Ekrem Uykucu vakıf kayıtlarına istinaden caminin 1560 yılında mevcut olduğunu yazar. Caminin adı 1562 tarihli Mufassal Evkaf Defteri'nde geçmektedir. Ali Rıza Hakses ise caminin bir rivayete göre 1465 yılında 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise Şerif Efendi ile Ragıp Efendi tarafından 1896 yılında yaptırıldı. Minaresi 1806 yılında eklenmiştir. Cami en son 2007 yılında restore edilmiştir.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Caminin kuzey ve güney yönlerinde iki haziresi vardır. Burada camiyi yaptıran Şeyh Bedreddin başta olmak üzere Kadı Süleyman Efendi, Hafız Ahmet Efendi, Muğla Müftüsü Bekir Efendi gibi şehrin ileri gelenlerinin mezarları bulunmaktadır.</div>
zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-4525421320630976762019-11-23T04:07:00.000-08:002019-11-23T04:07:22.343-08:00Muğla'da MevlevilikMevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin tasavvuf anlayışına dayanan Mevlevilik, bir sûfî geleneği olarak 14. yüzyılın başından itibaren sistematik bir şekilde hayata geçmeye başladıktan sonra, başta Konya olmak üzere, İstanbul, Bursa, Afyonkarahisar, Kütahya ve Manisa gibi, Anadolu ve Balkanlar'ın muhtelif şehirlerinde oluşan mevlevihanelerle , klasik kültürün önemli kurucu, koruyucu ve nakledici kurumlarından biri olmuştur. Bu geniş coğrafyaya yayılmış bulunan Mevlevî geleneğinin, yüzyıllarca aktif olduğu şehirlerden birisi de Muğla'dır.<br /><br />1262 yılında Türk siyasî nüfuzunun etkin olarak görüldüğü Muğla yöresinde, Mevlevî geleneğinin bilinen ilk ismi H. 885/ M. 1480 yılında 90 yaşlarında vefat eden Sâlih Hüdayî Dede'dir. Sâlih Hüdâyî Dede, ilk tahsilini Emir Sultan'ın kız kardeşinin oğlu olup Muğla'ya yerleşen Seyyid Kemâleddin'den almış, daha sonra Mevleviliğe intisab ederek muhtemelen 1450'li yıllarda, Fatih Sultan Mehmed'in inâyetiyle Muğla Mevlevihanesi'ni kurmuş ve burada Mesnevi okutmuştur. Buna göre, Muğla Mevlevihanesi, İstanbul Galata Mevlevihanesi (tesisi 1491)'nden de önce Anadolu'da ilk tesis olunan dergâhlardan birisidir.<br /><br />Muğla Mevlevihanesi kurucusu olarak görülebilecek olan Hüdâyî Dede, 1480 yılında vefat edince, dergâh haziresinde medfun bulunan Seyyid Kemâleddin'in ayak ucuna defnedilmiştir. Kabri, hâlâ ziyâretçilere açıktır.<br /><br />Şâhidî'den önce Muğla Mevlevî geleneği ile ilgili fazla bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Fakat babası Hüdâyî Dede'nin Mesnevi okuttuğu ve oğluna Farsça öğrettiği; Şâhidî'nin tefsir okuyup feyz aldığı ve Vakıf köyü imamının Mevlevî Fenâyî olduğu bilgilerinden hareketle, bu sûfî geleneğinin, Şâhidî'den önce de yörede mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Muğla Mevlevî geleneğinin en önemli ismi, Salih Hüdâyî Dede'nin oğlu Şâhidî'dir ve bu dergah, asıl ününü Şâhidî ile kazanmıştır.<div>
<br /></div>
<h4>
Hayatı ve Mevleviliğe İntisabı</h4>
Muğla Mevlevihanesi'ne ve “Muğla” adına ün kazandıran Şâhidî, H. 873/ M. 1468 yılında doğmuştur. İlk tahsilini babasından alan Şâhidî'nin adı İbrahim'dir. Edebiyat tarihlerinde, “Muğlalı Şâhidî” veya “İbrahim Şâhidî” olarak zikredilen Şâhidî, Tuhfe-i Şâhidî adlı eserinde,<br /><br /><b><i>Gedâyem Şâhidî-i Mevlevîyem<br />Diyâr-ı Menteşe'de Muğlevîyem</i></b><br /><br />diyerek memleketi hakkında en açık bilgiyi verir.<br /><br />Şâhidî, Babasının Hüdayî olduğunu, Divan'ındaki,<br /><br /><b><i>Şâhidiyem Mevlevî-i ârifem gelsün bana<br />İsteyen sırr-ı Hudâyı ben Hüdâyî-zâdeyem</i></b><br /><br />beytinde de açıkça ifâde eder.<br /><br />Başta Farsça tedrisi olmak üzere ilk tahsilini babasından alan Şâhidî, 18 yaşına gelince İstanbul'da Fatih Medresesi'ne, daha sonra da Bursa'da Yıldırım Han Medresesine devam eden Şâhidî'nin, bu medresede yaşayıp yıllar sonra 76 yaşındayken 1544 yılında yazdığı Gülşen-i Esrar adlı eserinde anlattığı şu olay, onu tasavvufa yönlendirir:<br /><br />“Bir gün, Seyyid Hüseynî'nin Kenzü'r-Rümûz'unu okurken, bir softa ona, 'Bu nedir?' diye sorar. O da eser için, 'Dünyayı terk etmeyi, dünya nimetlerine ehemmiyet vermemeyi telkin ediyor.' der. Bunun üzerine softanın, 'Bu kadar zahmetten sonra, demek dünyayı terk edeceğim ha! Bana mevki, mal, mülk, evlat gerek' demesi, Şâhidî'ye çok dokunur. Zavallı softa da onun yanından ayrılıp, odasına geçince, vebaya yakalanarak ölür. Bu olay, Şâhidî için dönüm noktası olur; öğrenimini tamamlamadan Muğla'ya döner ve annesine, artık medresede okumayacağını, derviş olmak istediğini söyler. Bu sırada Muğla'da iki şeyh vardır. Bunlardan Şeyh Vefâ'nın halifesi olan Şeyh Hayreddin'in ne şeyhlikle ve ne de dervişlikle ilgisi vardı. Tekkesi bile yoktur. Oysa, Şeyh Bedreddin, tekke sahibidir ve şehzādelerle beylerin saygısına mazhar olmuştur. Şâhidî annesinin de isteğine uyarak, Vefâî şeyhi Bedreddin'e bağlanır, ondan tefsir okur.”<br /><br />Şâhidî'nin anlattığı bu olay, onu tasavvufa yönlendirirken, gene Gülşen-i Esrar'ında anlattığı ikinci bir olay, Şâhidî'nin Mevleviliğe intisabını ve dolayısıyla Muğla Mevleviliğinin gelişip genişlemesi açısından önemlidir. Kendi ifadesine göre, Şâhidî'yi Mevleviliğe yönlendiren olay şöyle gelişmiştir: “Şâhidî'nin, köy köy dolaştığı zamanlarda, Kozluk köyünde, bir Cuma günü abdest alırken, garip bir hale düşer, kendinden geçer. Orada bulunan bir meczup kendisine, 'Abdest alırken göğe bakmadın mı? Bütün melekler başının üstündeydi” der. Bu söz, Şâhidî'yi çok etkiler. Cuma namazından sonra, minbere çıkıp vaaza başlar. Vaazı bitirip kürsüden inerken, herkes elini öpmeye koşar. Bu arada, dinleyiciler arasında bulunan bir Mevlevî dervişi, 'Sende bu kadar bilgi varken, neden başında Mevlevî külâhı yok?' der. Şâhidî de, 'Bir pir bulsam, derhal Mevlevî külâhı giyerim” cevabını verir. Böylece, bu dervişle birlikte, Vakıf adlı köyde imamlık yapan ve Fenâyî (ö. h. 925/m. 1519) mahlasını kullanan Mevlevî dervişiyle beraber, Lazkiye (Denizli)'deki Mevlevi şeyhi Fânî Dede (ö. h. 910/m.1504)'ye giderler. Şâhidî, Fânî Dede'nin huzuruna varışını Gülşen-i Esrar'ında şöyle anlatır.<br /><br /><b><i>Resîdem ân şeb ân-câ çün Süreyyâ<br />Meğer yek Mevlenihâne bûd ân-câ<br />Ki Fânî bud şeyheş Mesnevî-dân<br />Ki Şeydâyî bûdestî kûçek-i ân<br />Çü ber-mî-dâşt Şeydâyî külâhî<br />Me-râ bordend Fânî vü Fenâyî</i></b><br /><br />(O gece, oraya Süreyya yıldızı gibi vardım. Meğer orası bir Mevlevihane idi. Ki oranın şeyhi, mesnevî bilen Fânî idi. Şeydâyî ise onun köçeği idi. Şeydâyî külahını kaldırınca, Fânî ve Fenâyî beni götürdüler.)<br /><br />Bu olaydan sonra Şâhidî, Vefâî geleneğinden ayrılıp Mevlevî olduğunu, Gülşen-i Esrar'ındaki şu beyitle dile getirir:<br /><br /><b><i>Vefâî bûdeem mevlâ'î geştem<br />Ki bîst u çâr sâle bûde ân-dem</i></b><br /><br />Beyitten de anlaşılacağı üzere, Şâhidî, Mevlevî olduğunda 24 yaşındadır ve yıl da 1494'tür. Buradan, Muğla Mevlevî geleneğinin 1500'lü yıllarda yeniden bir açılım kazanmaya ve genişlemeye başladığı anlaşılmaktadır.<br /><br />Şâhidî, Gülşen-i Esrar'ında anlattığına göre, daha sonra, Hz. Mevlana soyundan gelen Paşa Çelebi'ye mürid olur ve Paşa Çelebi'nin oğlu Emir Âdil'e hocalık eder. Bu arada Süleyman Şah'ın ikinci kuşak torunu olan Dîvâne Mehmed Çelebi'nin cezbesine kapılmıştır. Şahidî bunu Gülşen-i Esrar'ında ayrıntılı bir şekilde anlatır: “Muğla'da iken, bir gece, Muhammed Çelebi kendisine, 'Kalk Şâhidî, bize âşıksan beni bulmak istiyorsan, harâbâtî ol!' der. O da Baba Acem isimli bir âlimle yola koyulur. Önce Bursa'ya ve oradan da Kütahya'ya varırlar. Bu sırada Mehmed Çelebi, Paşa Çelebi'nin konuğudur. Emir Âdil, Şâhidî'nin geldiğini görünce, annesine 'Hocam geldi.' diye haber yollar. Şâhidî'nin oturacak olduğu halı, Mehmed Çelebi'nin yanına serilir. Şâhidî oda kapısında Mehmed Çelebi'yi görünce, kendinden geçerek ağlamaya başlar. Mehmed Çelebi, 'Gel, bu halıyı senin için serdiler!' dediğinde, onun yanına oturur. Herkes, 'Aziz, hoş geldin' dediği halde, kendisi heyecandan bir şey söyleyemez. Onunla yalnız kalmayı arzu ettiğini belirtir. Biraz sonra, mecliste bulunanlar gidince, yalnız kalırlar.”<br /><br />Denizli, Afyonkarahisar ve Kütahya üzerinden Konya'daki Mevlevihane ile ilişki kuran Şâhidî, Dîvâne Mehmed Çelebi ve onun muhiti vasıtasıyla, Mevlevî birikimini Muğla Mevlevihanesine aktarmış ve burada Mevlevî birikimini ayrıca işlemiştir.<div>
<br /></div>
<h4>
Eserleriyle Mevleviliğe Katkıları</h4>
İlk heyecanlarını Divan'ındaki şiirlerine yansıttığı tahmin edilen Şâhidî'nin ilk doğrudan Mevlevî eseri, h. 921/h. 1515 yılında yazdığı Tuhfe-i Şâhidî adlı Farsça-Türkçe manzum sözlüğüdür. Şâhidî'nin bu eseri, Mesnevî'nin anlaşılmasına yardımcı olmak üzere yazılan bir sözlüktür. Ezberlenmeye müsait olmak üzere manzum olarak yazılan bu eserde 1400 Farsça kelimenin daha çok Türkçe, az da olsa bazılarının da Arapça karşılığı verilmiştir.<br /><br />Şâhidî, tasavvufî-lirik şiirlerini bir araya getirdiği ve Mevlevilikle dolaylı olarak ilgili olan Divan'ından başka işe Tuhfe ile başlaması son derece isabetli ve pedagojik açıdan da tutarlı bir eğitim-öğretim yolu olmuştur. Çünkü Mevlevihanesinde okutacağı Mesnevî'nin anlaşılması ve etkili olması için, böyle bir sözlük gereklidir. Çocukluğunda okuduğu Tuhfe-i Hüsâmî'ye nazire olarak yazdığı eseri, Hüsâmî'den sonra durağanlaşan manzum sözlükçülük geleneğini tekrar dinamik hâle getirmiş, böylece Şâhidî'ye ve Muğla Mevleviliğine dünya çapında ün kazandırmıştır. Çünkü bu eser, hem şerh hem de tanzir edilerek etkisini 20. yüzyıla kadar sürdürmüştür.<br /><br />Tuhfe-i Şâhidî, Muğla Mevlevi geleneğinin ilk derli toplu ve doğrudan Mevlevilikle ilgili ilk eser olmasıyla, yöre ve genel edebî kültür tarihinde dikkati çeker.<br /><br />Mesnevi etütlerine bir sözlükle başlayan Şâhidî, gene Mevlevilikle ilgili olmak üzere ikinci eseri olan Gülşen-i Tevhid adlı Mesnevi şerhini h.937/m. 1530 yılında yazar. Yusuf-ı Sine-çâk'in Cezire-i Mesnevî adlı Mesnevî şerhi takip edilerek seçme beyitlerin şerhi anlayışıyla oluşturulan bu eserinde Şâhidî, Mesnevî'nin her cildinden seçtiği 100 beyti, beşer Farsça beyitle şerh etmiştir. Şâhidî'nin bu eserini 62 yaşında yazdığı anlaşılmaktadır. Yıllarca Mesnevî okutan ve şerh eden Şâhidî'nin, bunca yıllık birikimi ile böyle bir eser yazması, normaldir. Çünkü Mesnevî gibi bir esere şerh yazmak yılların birikimini gerektirmektedir.<br /><br />Midhat Bahari Beytur'un 1967 yılında Türkçe'ye tercüme ederek yayımladığı bu eserinde Şâhidî, Gülşen-i Tevhid'ine, Mesnevi'nin, olay anlatan veya örnek getiren beyitlerini değil, anlam ve hikmet yoğunluğu olan beyitlerini alıp şerh etmiştir. Bu tavrıyla Şâhidî, Mesnevî'yi, Mesnevi'den sonraki 250-300 yıllık bir birikimle yorumlayıp yeniden üretmiştir. Meselâ, Mesnevî'nin 1426. beyti olan,<br /><br /><b><i>Sûfî ibnü'l-vakt başed der-misâl<br />Lîk sâfî, fâriğest ez-vakt ü hâl</i></b><br />“Sûfî, vaktin evlâdıdır sözü, bir misal olarak söylenir. Fakat sâfî olan sûfî vakitten de hâlden de geçmiştir” beytini, Şâhidî, 5 beyitle şöyle şerh etmiştir:<br /><br />“Âgâh ol da, sen bu hâli iste: Mevlevî ol, abdal denilen velîlere âşık ol. Bu hâle âgâh olmak istiyorsan, çılgın bir âşık olan Şâhidî'ye gel. Ey sâdık dost! Eğer bana dost olursan, benim bu sırlarıma vâkıf olursun. Ben bu acayip hâli istemekteyim. Yalnız istemek değil, belki de bu çalışmamla, bu isteğimle o hâldeyim. Dilberin visâlini istiyorum, her isteyenlerden daha ziyâde istiyorum.” (Beytur, s.121)<br /><br />Şâhidî'nin, doğrudan Mevlevî terimleriyle oluşturmadığı, ancak, tasavvufî remizlerle oluşturduğu eseri olan Gülşen-i Vahdet adlı kitabıyla da, genelde tasavvuf, özelde de Mevlevî birikimine katkıda olduğu görülür. Şâhidî, Türkçe olan bu eserini h. 943/m. 1536 yılında, 68 yaşındayken yazmıştır. Gülşen-i Vahdet, saç, yüz, sakal, ben, göz, baş ve ağız gibi insanın yüz unsurlarının kişileştirilerek yer aldığı 457 (Çıpan'a göre 491 beyit) beyitlik bir hikâyedir. Bu unsurların ilişkileri ve diyalogları sonucunda vahdet fikrine erişmeleriyle, Şâhidî tasavvufun vahdet-i vücut anlayışına katkıda bulunur. Eser, Feridüddin-i Attar'ın Mantıku't-Tayr ve Şebüsteri'nin Gülşen-i Raz adlı eserlerinden etkilenmiş olarak görülse de, kullanılan unsurlar, olay örgüsü ve işleme bakımından yerel ve orijinaldir. Şâhidî, Gülşen-i Tevhid adlı Mesnevî şerhinden sonra, birikimini orijinal bir şekilde yansıtacak olgunluğa eriştikten sonra böyle bir eser telif etmiştir, Bu kitap, Numan Külekçi tarafından 1996 yılında Ankara'da Akçağ Yayınlarınca yayımlanmıştır.<br /><br />Ömrünün son demlerinde, hatıratını yazmak amacıyla Şâhidî'nin kaleme aldığı eseri ise, gerek kendisi ve gerekse Mevlevî şahsiyetlerle ilgili bilgiler ihtiva eden Gülşen-i Esrar adlı kitabıdır. Bu eser h. 951/ m. 1544 yılında, Farsça ve manzum olarak yazılmıştır. Muğla Mevlevîliğinin gelişim ve açılım tarihi açısından çok önemli olan bu eserini yazdığında Şâhidî 76 yaşındadır ve 6 yıl sonra 1550 yılında 82 yaşında Hakk'a yürüyecektir.<div>
<br /></div>
<h4>
Ailesi ve Çocukları</h4>
Kaynaklarda, onun iki çocuğundan söz edilmekte, bunlardan bir tanesi olan Hüsameddin Efendi, h. 993/m. 1585'de yazdığı Farsça kuralları içeren Tuhfe-i Hüsami adlı risalesinde şöyle diyor:<br /><br /><b><i>Kilk-i sıhhat ile bunu yazdı Hüsam bin Şâhidî<br />Okuyan tahsil-i fürs idüp murādına ire<br />Didiler gökde melāik şevk ile tarih ile<br />Şâhidî-zâde Hüsāmį yadigārını göre</i></b><br /><br />Şâhidî'nin diğer oğlu olan Şuhûdî ise, babası ölünce 40 yılı aşkın Mevlevihâne'de şeyhlik yapmış ve h. 1000/m.1591de Muğla'da vefat etmiştir.<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-19676386114790024392019-10-10T13:56:00.000-07:002020-05-16T12:22:49.493-07:00Muğla Vilayet Binası ve Valilik KonağıAsar ve Kızıldağ eteklerinden, güneyde Kurşunlu Cami'nin sınır çizdiği bir alanda yerleşik bulunan şehir, Cumhuriyetle birlikte ovaya doğru yayılmaya başlamıştır. Yeni kurulan rejim devletin gücünü göstermek için gösterişli devlet binaları yapımına başlamış, ilk olarak da yeni kurulan meydanın etrafına modern yapılar yaparak yerleşimi buraya kaydırmaya başlamıştır.<br />
<br />
Bu dönemde kurulan vilayet binası 1937-1947 yılları arasında inşa edilen tipik Cumhuriyet dönemi yapılarındandır. Nafıa müdürlüğünden Sait Bilginer zamanında yapımına başlanmış, ancak 2. Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine on yıllık bir gecikmeden sonra tamamlanabilmiştir.<br />
<br />
Halkevi binası ise 1939 yılında yine zamanının Nafıa (Bayındırlık) Müdürlüğünden Sait Bilginer tarafından inşa ettirilmiştir. Tipik cumhuriyet dönemi yapılarından olup, çok geniş bir alana oturmuştur. Hükümet Konağı gibi meydanın dairesel formunu takip eden hafif yay şeklinde dikdörtgen planlı, zemin +1 kat olarak inşa edilmiştir. Giriş ortada ve taş merdivenlidir. Arka cephe<br />
ön cephe ile simetri oluşturur. 1960’larda Yatılı Öğretmen Okulu olması ile birlikte 3. kat ilave edilmiş, giriş aksındaki açık kolonadlı kısım ve 1. kat cephesindeki yarı açık mekân boşlukları kapatılarak, kullanılır kapalı mekân haline getirilmiştir. Halkevi yapıldıktan sonra Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Muğla’ya davet edilmiştir. Gazi daveti kabul edip yola çıktığında Türk karasularına silah yüklü bir İtalyan gemisinin girmesiyle programı değişti ve Muğla seyahatini iptal etti.zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-65721026504326296392019-10-07T08:09:00.000-07:002020-05-16T12:21:10.985-07:00Muğla ile ilgili kitaplar<b>Muğla Tarihi</b>, Zekai Eroğlu (1939)<br />
<b>Menteşe Beyliği</b>, Paul Wıttek (1944)<br />
<b>Muğla Tarihi</b>, K. Ekrem Uykucu (1968)<br />
<b>İlçeleriyle Birlikte Muğla Tarihi, </b>Ekrem Uykucu (1983)<br />
<b>Yaşayan Muğla</b>, Oktay Ekinci (1985)<br />
<b>Muğla Evi</b>, Ertuğrul Aladağ (1991)<br />
<b>Sekene</b>, Ertuğrul Aladağ (1997)<br />
<b>Maria</b>, Ertuğrul Aladağ (1999)<br />
<b>Muğla Menteşe Büyükleri</b>, Ali Rıza Hakses (1999)<br />
<b>1908</b>, Ertuğrul Aladağ (2000)<br />
<b>Tarih İçinde Muğla</b>, İlhan Tekeli (2006)<br />
<b>Muğla'da Güz Baharı</b>, Tülay Kayar, (2008)<br />
<b>Şahidi ve Muğla'da Mevlevilik</b>, Namık Açıkgöz (2008)<br />
<b>Filvari Usta</b>, Ertuğrul Aladağ (2016)<br />
<b>Kentimin Öyküsü</b>, Ertuğrul Aladağ (2018)<br />
<b>Menteşe'deki Muğla</b>, M. Ali Köseoğlu (2019)<br />
<b>Muğla Cami ve Mescitleri</b>, Şakir Çakmak (ts.)<br />
<br />
<h3>
Muğla hakkındaki tezler</h3>
<div>
<b>*1522-1532 Tarihlerinde Menteşe Bölgesi Yörükleri</b>, Behset Karaca</div>
<div>
*<b>Hoca Ahmet Yesevî Tesirindeki Muğla Erenleri, </b>M. Naci Önal</div>
<br />
<h3>
Şahidi ile ilgili kitaplar ve makaleler</h3>
<div>
*<b>Muğlalı İbrahim Şâhidî</b>, Mustafa Çıpan<br />
*<b>Şahidi ve Muğla'da Mevlevilik</b>, Namık Açıkgöz (2008)</div>
zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-1603968544210341592019-09-22T13:17:00.003-07:002020-05-16T12:26:39.041-07:00Muğla'nın Bahçeleri<h4>
<i><b>Tülay Kayar'ın ''Muğla'da Güz Baharı'' adlı eserinden ''Muğla'nın Bahçeleri'' bölümü:</b></i></h4>
Kozağaç köyünden çıkan soğuk su, Muğla'nın dört bir yanına yayılmış bahçelerine kollarını uzatır, kendisine yatak olmuş arıklardan aceleyle akardı. Akardı ki, hayat vereceği toprağa bir an önce ulaşsın, toprak canına can katsın.<br />
<br />
<div>
'Vesaitler yoktu o zamanlar' diye anlatıyor babam. 'Çine'den biber, Ödemiş'ten patates gelmezdi, gelemezdi. Muğla'da büyük bahçeler vardı, en küçüğü on dönümden fazla olan bahçeler'. Bugün bazı mevkilerin halen daha eski işlevleriyle anıldığını anımsadım. Celalli Bahçesi, Ağa Bahçesi gibi.<br />
<br />
Muğla'nın bahçelerini yazarken, insanların kafalarında beliren soru işaretlerini görür gibi oluyorum, 'Muğla'da bahçe var mı?' diye. Hayır, şimdi yok, ama bir zamanlar vardı. O dönemleri anımsayanlar, Muğla'nın bahçelerini şöyle anlattılar:<br />
<br />
'Muslihittin Mahallesi'nin, apartman katlarıyla dolu mevkilerinin bir kısmında 'Hacı Hamdi'ler Bahçesi, Adile Bahçesi ve Gadıoglu Bahçesi' bulunurdu. Bugünkü Grand Brothers Oteli'nin alt kısımlarında yaşamış olan bu bahçeler, yan yana diziliyorlardı. Genelde sahibinin adıyla anılırlardı. Hacı Hamdiler Bahçesi, Hacı Hamdi'ye aitti. Adile Bahçesi, Mustafa Efendi'nindi. Trafik Bölge Müdürlüğü'nün karşısında bulunan, gene kooperatif evlerinin sivrilmekte olduğu arazinin alt kısımları Gabaklı'nın Bahçesi'ydi. Eski sanayinin üst kısımlarındaki, Sağır Osman'ların arazisi Celalli Bahçesi'ydi.' Bugün o mevki gene Celalli Bahçesi diye anılıyor. Emir Beyazıt Mahallesi'nde bulunan Orman Bölge Müdürlüğü'nün arkalarından başlayan bahçeye Muratlar Bahçesi deniliyor.<br />
<br />
Bahçecilik biraz önce söylediğim gibi bir sektörmüş adeta. En küçüğü on dönümden başlayan bahçeler kimi zaman 40-50 dönümlere kadar çıkabilirmiş. Bazı bahçeler sahipleri tarafından işletilir kimileri de kiralanırmış. Kentin sebze, meyve gereksinimleri bütünüyle bu bahçelerden karşılanırmış.<br />
<br />
Boklu Bahçe de bunlardan biri. Bugün Koca Mustafa Efendi İlköğretim Okulu'nun yanındaki arazi Şerif Aga'nınmış. Daha sonra bu yer mirasçısı Abide Hanım'a geçmiş. En son bahçıvanı Osman Koçer'miş. Gülağzı'nda oturan Osman Koçer, çifti çubuguyla burada bahçıvanlık yaparmış. 'Gecesi gündüzü olmayan bir iştir bahçecilik' diye anlatıyorlar. Sonra da parsellenerek satılmış bu yerler. Bugünkü durumu apartmanlar, yıkıntılar v.s.<br />
<br />
Değirmen Deresi'nin üst kısmına 'Yukarı Bahçe' yapılmış. Asar'la Kızıldağ'ın arasında da 'Dere Bahçesi' bulunuyormuş.<br />
<br />
Belediye Binası'nın arka kısımları 'Ağa Bahçesi' imiş önceleri. Cambazlar Ağa Bahçesinde oynarmış. Bir de Kasapoğlu Bahçesi var ama yerini öğrenemedim.<br />
<br />
Gene buna benzer yerini öğrenip ismini öğrenemediğim bahçeler de var. Örneğin Sekibaşı Camii'nin yan tarafları ile Nazmi-Zehra lyibilir ilköğretim Okulu'nun bulunduğu arazi önceleri bahçeymiş.<br />
<br />
Kürkütçü Bahçesi, eski garaj ile Çocuk Yetiştirme Yurdu arasında uzayan geniş alanda yaşamış. Şimdi oradaki bir caddenin adında yaşıyor.<br />
<br />
Muğla Bahçeleri genellikle kişilere aitmiş. Bunların yanında bir de 'Kel İhramlar Bahçesi' var ki, o bahçe vakıf arazisi üzerine yapılmış. İcarcısı (kiracısı) Hacı İbrahim Oğluymuş. Hacı İbrahim Oğlu bahçe gelirlerini, Zemzem Kuyusunda tuluk ve urgan yapılmak üzere Mekke-i Mükerrem'e gönderirmiş. Tuluk, Zemzem Kuyusundan su çekmeye yarayan, dana derisinden yapılmış, bir bakraç türü.<br />
<h4>
Dudu bahçesi ve Dönme Dudu</h4>
Saburhane'nin öbür tarafı diye tarif edilen yerde 'Dudu Bahçesi' vardı bir zamanlar. Ve Dudu. Muğlalılar onu 'Dönme Dudu' diye tanıdılar, hep öyle bildiler. Evlatlarına da 'Cavuroğlu' dediler.<br />
<br />
Önceleri Çetibeli köyünde değirmencilikle uğraşan bir ailenin Stella ismindeki kızıydı o. Yusuf isminde bir yörük delikanlısına vuruldu. Onunla evlenip, oradaki papazın ve ailesinin ısrarla karşı çıkmalarına rağmen Müslüman oldu. Yusuf askere gitti ve geri dönmedi. Şehit olmuştu. Dudu hayatının bu bölümünde Abdürrahim isminde biriyle evlendi. Abdürrahim Dudu'yu üzdü. Dudu mertti, Stella'yken başlayan hikayesi Dudu Ana olarak bitti. Çünkü Muğlalılar onu 'analık' unvanına layık buldular. Erkek gibi de kadındı, çiğ işleri sevmezdi. Abdürrahim'i boşadı ve hatta onu bir güzel de dövdü.<br />
<br />
Hayatının geri kalanında çocuklarına hem ana hem baba olmak zorundaydı artık. Hacı Hamzaların bahçesinde ortakçı olarak çalışmaya başladı. Çalışkandı. Bir hafta boyunca ürettiklerini perşembe pazarında satar ve hasılatı bahçe sahipleriyle paylaşırdı. Bu süreç içinde birkaç inek edindi, sonra da 35.000 liraya o bahçeyi satın aldı. Ve bu şehrin bahçe malzemesi ile süt, yoğurt ihtiyacının önemli bir kısmını üretmeye başladı.<br />
<br />
O artık 'Dudu Ana'dır. Tam bir müslüman olarak ibadetini yapmakta, orucunu tutmaktadır. <br />
<br />
Evlatlarına öyle kol kanat olmuştur ki, bir keresinde oğluna kumar oynatıyorlar diye bir kahveyi bile basmıştır. Sadece kendi evlatlarına değil etrafındaki insanlara da analık yapar. Mahalle aralarındaki parasız insanları tespit ettirip onlara süt yoğurt dağıtır.<br />
<br />
Torunu sevgili Ali Rıza Yıldırım, babaannesini anlatırken; 'Mal canlısıydı o' diyor, 'İneği hastalandığında ona bakar, ölümünü bekler' öldüğünde de onu gömer, yasını tutardı, hatta inek sağarken yanından hiç kimseyi geçirttirmez, nazardan korkardı.'<br />
<br />
Son zamanlarda gözleri görmez olmuş Dudu Ana'nın. Öyleyken bastonuna dayanır, bahçesinde bir sandalyede otururmuş. Belki de bahçesinin sesini dinliyordu kim bilir...<br />
<br />
<br />
<h4>
MUĞLA'YA DIŞARDAN SEBZE GELMEZMİŞ</h4>
<br />
Evet, önceleri motorlu taşıma araçları yokmuş. Bu nedenle de dışarıdan sebze gelmezmiş Muğla'ya. İçeride üretilirmiş. Kozağaç köyünden gelen su, bu bahçeleri sulamaya yetermiş. Kozağaç suyu kesildikten sonra da bahçecilik kalmamış. Muğla'nın sebze ihtiyacı, Gülağzı ve Doğanköy köylerinden karşılanır olmuş. 'Ondan sonra da vesaitler yetişti' diyor babam. 'Sebzeler Çine'den gelmeye başladı'.<br />
<br />
Böyle olunca da bahçelerin yerleri önce boş arazilere dönüştü, sonra da parsellenip satıldı. Özellikle kooperatif evleri bu araziler üzerine kuruluyor.<br />
<br />
Bir zamanlar biber patlıcan yetişen bu yerlerde şimdilerde apartmanlar yetişiyor. Balkonlarında bile yeşili olmayan...</div>
zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-16957489524443982772019-09-22T04:14:00.005-07:002021-08-01T06:19:02.931-07:00Muğla milletvekilleri<h3>
1. dönem milletvekilleri (23 Nisan 1920 - 11 Ağustos 1923)</h3>
<br />
Emin Kamil Efendi<br />
Etem Fehmi Aslanlı (1867 - 1947)<br />
Hacı Ahmet Efendi<br />
<a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Hamza_Hayati_%C3%96zt%C3%BCrk" target="_blank">Hamza Hayati Öztürk</a><br />
Kasım Nuri Bey<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Mahmut_Hendek">Mahmut Hendek</a><br />
Mesut Efendi<br />
<a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Mehmet_Rifat_B%C3%B6rek%C3%A7i" target="_blank">Mehmet Rifat Börekçi</a><br />
Ahmet Sadettin Özsan (1874 - 1949)<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Tevfik_R%C3%BC%C5%9Ft%C3%BC_Aras">Tevfik Rüştü Aras</a><br />
Alirızapaşazade Ziya Bey<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
</h3>
<h3>
</h3>
<h3>
2. dönem milletvekilleri (11 Ağustos 1923 - 2 Ağustos 1927)</h3>
<div>
<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Mehmet_Esat_%C4%B0leri">Mehmet Esat İleri</a></div>
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/%C5%9E%C3%BCkr%C3%BC_Kaya">Şükrü Kaya</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Yunus_Nadi_Abal%C4%B1o%C4%9Flu">Yunus Nadi Abalıoğlu</a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
</h3>
<h3>
</h3>
<h3>
3. dönem milletvekilleri (2 Ağustos 1927 - 26 Mart 1931)</h3>
<div>
<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Ali_Nazmi_%C3%96z%C3%BCg%C3%BCr">Ali Nazmi Özügür</a></div>
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Mehmet_Nuri_Tuna">Mehmet Nuri Tuna</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Yunus_Nadi_Abal%C4%B1o%C4%9Flu">Yunus Nadi Abalıoğlu</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/%C5%9E%C3%BCkr%C3%BC_Kaya">Şükrü Kaya</a></div>
<div>
<h3>
</h3>
<h3>
</h3>
<h3>
4. dönem milletvekilleri (4 Mayıs 1931 - 23 Aralık 1934)</h3>
</div>
<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/%C5%9E%C3%BCkr%C3%BC_Kaya">Şükrü Kaya</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Yunus_Nadi_Abal%C4%B1o%C4%9Flu">Yunus Nadi Abalıoğlu</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/H%C3%BCseyin_Avni_Ercan">Hüseyin Avni Ercan</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Mehmet_Nuri_Tuna">Mehmet Nuri Tuna</a><br />
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
</h3>
<h3>
5. dönem milletvekilleri (1 Mart 1935 - 27 Aralık 1938)</h3>
</div>
<div>
<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Yunus_Nadi_Abal%C4%B1o%C4%9Flu">Yunus Nadi Abalıoğlu</a></div>
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/H%C3%BCseyin_Avni_Ercan">Hüseyin Avni Ercan</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Sadullah_G%C3%BCney">Sadullah Güney</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/%C5%9E%C3%BCkr%C3%BC_Kaya">Şükrü Kaya</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Hasan_H%C3%BCsn%C3%BC_Kitap%C3%A7%C4%B1">Hasan Hüsnü Kitapçı</a><br />
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
</h3>
<h3>
6. dönem milletvekilleri (3 Nisan 1939 - 15 Aralık 1943)</h3>
</div>
<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Yunus_Nadi_Abal%C4%B1o%C4%9Flu">Yunus Nadi Abalıoğlu</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/%C4%B0zzettin_%C3%87al%C4%B1%C5%9Flar">İzzettin Çalışlar</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/H%C3%BCseyin_Avni_Ercan">Hüseyin Avni Ercan</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Sadullah_G%C3%BCney">Sadullah Güney</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Cemal_Karamu%C4%9Fla">Cemal Karamuğla</a><br />
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
</h3>
<h3>
7. dönem milletvekilleri (8 Mart 1944 - 14 Haziran 1946)</h3>
</div>
<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/%C4%B0zzettin_%C3%87al%C4%B1%C5%9Flar">İzzettin Çalışlar</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Abidin_%C3%87ak%C4%B1r">Abidin Çakır</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Sadullah_G%C3%BCney">Sadullah Güney</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Cemal_Karamu%C4%9Fla">Cemal Karamuğla</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Hasan_H%C3%BCsn%C3%BC_Kitap%C3%A7%C4%B1">Hasan Hüsnü Kitapçı</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Feridun_Osman_Mente%C5%9Feo%C4%9Flu">Feridun Osman Menteşeoğlu</a><br />
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
</h3>
<h3>
8. dönem milletvekilleri (5 Ağustos 1946 - 24 Mart 1950)</h3>
</div>
<div>
<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Abidin_%C3%87ak%C4%B1r">Abidin Çakır</a> </div>
Necati Erdem <br />
Asım Gürsu<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Nuri_%C3%96zsan">Nuri Özsan</a><br />
Mitat Sakaroğlu<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
</h3>
<h3>
9. dönem milletvekilleri (22 Mayıs 1950 - 12 Mart 1954)</h3>
</div>
<div>
<br />
<a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Yavuz_Ba%C5%9Fer">Yavuz Başer</a> </div>
<a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Cemal_H%C3%BCnal_(siyaset%C3%A7i)">Cemal Hünal</a><br />
<a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Nadir_Nadi_Abal%C4%B1o%C4%9Flu">Nadir Nadi Abalıoğlu</a><br />
<a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Nuri_%C3%96zsan">Nuri Özsan</a><br />
<a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Zeyyat_Mandalinci" target="_blank">Zeyyat Mandalinci</a><br />
<a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Nat%C4%B1k_Poyrazo%C4%9Flu" target="_blank">Natık Poyrazoğlu</a><br />
<br />
<br />
<h3>
10. dönem milletvekilleri (1954)</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Nuri_%C3%96zsan">Nuri Özsan</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Zeyyat_Mandalinci">Zeyyat Mandalinci</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Turhan_Akarca">Turhan Akarca</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Yavuz_Ba%C5%9Fer">Yavuz Başer</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Nat%C4%B1k_Poyrazo%C4%9Flu">Natık Poyrazoğlu</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Akif_Sar%C4%B1o%C4%9Flu">Akif Sarıoğlu</a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
11. dönem milletvekilleri (1957)</h3>
</div>
<div>
<br /></div>
<br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Abdullah_Dilaver_Argun">Abdullah Dilaver Argun</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Burhan_Asaf_Belge">Burhan Asaf Belge</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Nuri_%C3%96zsan">Nuri Özsan</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Turhan_Akarca">Turhan Akarca</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Zeyyat_Mandalinci">Zeyyat Mandalinci</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Sadi_Pekin">Sadi Pekin</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Turgut_Topalo%C4%9Flu_(siyaset%C3%A7i,_1916)">Turgut Topaloğlu</a><br />
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
12. dönem milletvekilleri (1961)</h3>
</div>
<div>
<br /></div>
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Adnan_Akarca">Adnan Akarca</a> <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Cevdet_Oskay">Cevdet Oskay</a><br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/%C4%B0lhan_Tekinalp">İlhan Tekinalp</a> <br />
Hilmi Baydur <br />
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Mehmet_Turan_%C5%9Eahin">Mehmet Turan Şahin</a><br />
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
13. dönem milletvekilleri (1965)</h3>
</div>
<div>
<br /></div>
Adnan Akarca <br />
İlhan Tekinalp <br />
İzzet Oktay<br />
Mehmet Turan Şahin <br />
Seyfi Sadi Pencap<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
14. dönem milletvekilleri (22 Ekim 1969 - 14 Ekim 1973)</h3>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Adnan Akarca<br />
Ahmet Buldanlı<br />
İzzet Oktay<br />
Ali Döğerli</div>
<div>
Mualla Akarca</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
15. dönem milletvekilleri (1973)</h3>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div>
Ahmet Buldanlı</div>
<div>
Ünat Demir<br />
Ali Döğerli</div>
<div>
Halil Dere</div>
<div>
Adnan Akarca<br />
<br />
<h3>
16. dönem milletvekilleri (1977)</h3>
</div>
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Ahmet_Buldanl%C4%B1">Ahmet Buldanlı</a> <br /><a href="https://www.wikiwand.com/tr/%C3%9Cnat_Demir">Ünat Demir</a> <br /><a href="https://www.wikiwand.com/tr/Hasan_Fehmi_%C4%B0lter">Hasan Fehmi İlter</a> <br /><a href="https://www.wikiwand.com/tr/Sami_G%C3%B6kmen">Sami Gökmen</a> <br /><a href="https://www.wikiwand.com/tr/Zeyyat_Mandalinci">Zeyyat Mandalinci</a><br /><br /><br /><h3>
17. dönem milletvekilleri (1983)</h3>
<a href="https://www.wikiwand.com/tr/Ahmet_Alt%C4%B1nta%C5%9F_(%C3%87ank%C4%B1r%C4%B1_do%C4%9Fumlu)">Ahmet Altıntaş</a> <br />Mehmet Umur Akarca <br />İdris Gürpınar<br /><a href="https://www.wikiwand.com/tr/Muzaffer_%C4%B0lhan">Muzaffer İlhan</a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
18. dönem milletvekilleri (1987)</h3>
<div>
Ahmet Altıntaş</div>
Süleyman Şükrü Zeybek</div>
Musa Gökbel<div>
Tufan Doğu</div>
<div>
Latif Sakıcı</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
Muğla senatörleri</h3>
</div>
<div>
Mualla Akarca</div>
Haldun Menteşeoğlu<div>
İlyas Karaöz</div>
<div>
Fevzi Özer</div><div><br /></div><h3 style="text-align: left;"><b>Meclis-i Mebusan Vekilleri</b></h3><div>Halil Menteşe</div>Hamza Hayati Öztürk<div>Hilmi Uran</div>Halil İbrahim Efendi<br />Mansurizade Said Bey<div>Ali Haydar Yuluğ</div>Ragıp Beyzeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-47109751396388217102019-09-22T03:52:00.005-07:002023-04-21T01:12:39.414-07:00Muğla'da yaşayanlar<div><b><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Akif_Sar%C4%B1o%C4%9Flu" target="_blank">Akif Sarıoğlu</a> </b>(1890 - 1968)<b>, </b>Antalya doğumlu siyasetçi. 9. ve 10. dönem Muğla milletvekili</div><div><b><br /></b></div><div><b><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Ali_Haydar_%C3%87er%C3%A7el" target="_blank">Ali Haydar Çerçel</a></b> (1894 - 1966), Afyon doğumlu öğretmen ve siyasetçi. Muğla 18. Dağ Tugay Komutanlığı yapmıştır.</div><div><b><br /></b></div><div><b>Besim Besin</b> (1890 - 1956), Sarayköy doğumlu asker ve siyasetçi. Muğla 18. Dağ Tugay Komutanlığı yapmıştır.</div><div><br /></div><div><b><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Esat_Kaya_Ayman" target="_blank">Esat Kaya Ayman</a> </b>(ö.2009), İstanbul doğumlu devlet adamı. 1953-1960 yılları arasında Muğla valiliği yapmıştır. Valilik görevi sırasında 1957-1960 yılları arasında Muğla Belediye Başkanlığını da yüklenmiştir.</div><div> </div><div><b>İsmail Ali Göker</b>, Kars doğumlu devlet adamı. 1974 yılında Muğla Defterdarlığına atanmıştır. Muğla’da defterdar olarak görevliyken, 12 Eylül Askeri Harekatınca Muğla Belediye Başkanlığına getirilmiştir. Görev yaptığı iki yıl içinde şehrin temizliği ve yolların beton kaplama işleriyle yoğun şekilde uğraşmıştır.</div><div><br /></div><b><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Mesut_G%C3%BCney" target="_blank">Mesut Güney</a></b> (1880 - 1964), Arhavi doğumlu hukukçu ve siyasetçi. Muğla'da ağır ceza reisliği yapmıştır.<div><br /></div><div><b>Mithat Benker</b> (1908 - 1961), Yunanistan doğumlu hukukçu ve siyasetçi. Muğla'da asliye ceza hakimliği üyelİği yapmıştır.</div><div><br /></div><div><b>Muzaffer Kuşakçıoğlu</b> (1906 - 1978), Kastamonu doğumlu devlet adamı. 1949 - 1950 yıllarında Muğla valisi.</div><div><br /></div><div><b>Namık Gedik</b> (1911 - 1960), Siyasetçi, içişleri bakanlığı yapmıştır. 1948 - 1950 yılları arasında Muğla Memleket Hastanesi başhekimliği ve dahiliye uzmanlığı yapmıştır.</div><div><br /></div><div><b>Sebati Ataman</b> (1907 - 1992), Yanya doğumlu devlet adamı. 1950 - 1953 yılları arasında Muğla valisidir.<br />
<br /><b>Süleyman Gündeşlioğlu</b>, Kadirli doğumlu devlet adamı. Muğla Veteriner Müdürü olarak görev yaptığı sırada İ. Ali Göker’in istifasıyla boşalan Muğla Belediye Başkanlığını tedvirle görevlendirilmiştir. </div><div><br /><b><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eerif_T%C3%BCten" target="_blank">Şerif Tüten</a></b> (1925 - 2016), Elazığ doğumlu siyasetçi. 1961 - 1963 yılları arasında belediye başkanlığı yapmıştır. </div><div><br /><b><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eevki_Has%C4%B1rc%C4%B1">Şevki Hasırcı</a> </b>(1919 - 1989)<b>, </b>Aydın doğumlu tüccar ve siyasetçi. Muğla'da Ege Satın Alma Bürosu Etüt Şefliği yapmıştır.</div><div><br /><b>Yusuf Kamil Aktuğ</b> (1893 - 1952), Diyarbakır doğumlu asker ve siyasetçi. 1915 - 1917 yılları arasında Muğla 27. Tümen kurmay başkanlığı yaptı.<br />
<br /><b>Yümnü Üresin</b> (1898 - 1961), Elazığ doğumlu asker ve siyasetçi. 1919 - 1921 yılları arasında Muğla Milli Eğitim müdürlüğü yapmıştır.<br />
<br /><br /><div><br /></div><div><div><br /></div>
</div></div>zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3752403818360742203.post-87609889690982948572019-09-22T02:18:00.001-07:002019-11-23T07:18:53.146-08:00Muğlalılar<h3>
<i>
Alimler</i></h3>
<b></b><br />
<div>
<b>Ali Murtaza Efendi</b> (1839 – 1900)<br />
<b><a href="https://mobolla-mugla.blogspot.com/2019/08/ali-rza-efendi.html">Ali Rıza Efendi</a></b> (1861 - 1943)<br />
<b>Bali </b>(15. yüzyıl)</div>
<b>Çivizade Muhyiddin Efendi</b> (1476 - 1517)<br />
<b>Gubari </b>(18.asır)<br />
<b>Hacı Hamzaoğlu Mehmet</b> (? – 1865)<br />
<b>Hacı Kazım Efendi</b> (1865 - 1913)<br />
<b>Hafız Mehmet Esad</b> (1887 – 1918)<br />
<b>Hızır Şah Menteşevi</b> (ö. 1449)<br />
<a href="https://mobolla-mugla.blogspot.com/2019/11/hudai-salih-dede.html" target="_blank"><b>Hüdai Salih</b> <b>Dede</b></a> (1383 - 1480)<br />
<b>Hüsameddin Efendi </b>(? – 1617)<br />
<b>İbrahim Edhem</b> (1842 – 1940)<br />
<a href="https://mobolla-mugla.blogspot.com/2019/04/sahidi-ibrahim.html"><b>İbrahim Şahidi</b></a> (1470 - 1550)<br />
<a href="https://mobolla-mugla.blogspot.com/2019/08/kurbanzade-hac-suleyman-efendi.html"><b>Kurbanzâde Süleyman Efendi</b></a> (1797 - 1875)<br />
<b>Mehmed Muhyiddin-i Vefayi</b><br />
<div>
<b>Mehmed Nuri</b> (1845 – 1911)</div>
<a href="https://mobolla-mugla.blogspot.com/2019/08/muhammed-zekai.html"><b>Muhammed Zekai Efendi</b></a> (d. 1850)<br />
<b>Rahimi </b>(1796 – 1863)<br />
<b>Serii Hasan Çelebi</b> (? – 1607)<br />
<b><a href="https://mobolla-mugla.blogspot.com/2019/08/seyyid-kemaleddin.html">Seyyid Kemaleddin</a></b><br />
<b>Yusuf Ziyaeddin</b> (1836 – 1909)<br />
<br />
<div>
<h3>
<i>
Asker ve Siyasetçiler</i></h3>
</div>
<div>
<b><br /></b>
<b>Abidin Çakır</b> (1902 - 1972)<br />
<b>Ahmet Buldanlı</b> (1921 - 2012) - <i>Milas</i><br />
<b>Ahmet Sadettin Özsan</b><br />
<b>Ali Hilmi Döğerli </b>(1929) - <i>Fethiye</i><br />
<b>Bekir Hilmi Baydur </b>(1902 - 1987)<br />
<b>Cavit Aker</b> (1889 - 1965)<br />
<b>Cemal Karamuğla</b> (1893 - 1955)<br />
<b>Cevdet Oskay</b> (1911 - 1984) - <i>Fethiye</i><br />
<b>Erman Şahin</b> (1938)<br />
<b>Feridun Osman Menteşeoğlu</b> (1904 - 1958) - <i>Köyceğiz</i><br />
<b>Fevzi Özer</b> (1925 - 2012)<br />
<b>Hasan Fehmi İlter </b>(1928 - 1978) - <i>Milas</i><br />
<b>Hamza Hayati Öztürk </b>(1868 - 1921)<br />
<b>Haldun Menteşeoğlu </b>(1916 - 1988) - <i>Köyceğiz</i><br />
<b>Halil Menteşe </b>(1874 - 1948) - <i>Milas</i><br />
<b>Hayri Ündül</b> (1929 - 2014)<br />
<b>Hilmi Baydur </b>(1902 - 1987)<br />
<b>Hüseyin Avni Ercan</b> (1888 - 1939)<br />
<b>İskender Alper</b> (1893 - 1953)<br />
<b>İlhan Tekinalp</b> (1926 - 1996)<br />
<b>İlyas Karaöz</b> (1922 - 2018) - <i>Yatağan</i><br />
<b>İrfettin Akar </b>(1946) - <i>Milas</i><br />
<b>İzzet Oktay</b> (1916 - 1986) - <i>Ula</i><br />
<b>Kösekadızade Süleyman Efendi</b> (1810 - 1890)<br />
<b>Mehmet Turan Şahin</b> (1926)</div>
<div>
<b>Mustafa Muğlalı</b> (1882 - 1951)</div>
<div>
<b>Nadir Nadi</b> <b>Abalıoğlu </b>(1908 - 1991) - <i>Fethiye</i><br />
<b>Nevşat Özer</b><b> </b>(1943) - <i>Yatağan</i><br />
<b>Nuri Özsan</b> (1906 - 1969)<br />
<b>Ragıb Bey</b> (1869 - 1928)<br />
<b>Sadi Pekin </b>(1921 - 1991)<br />
<b>Sami Gökmen</b> (1935) - <i>Fethiye</i><br />
<b>Sumru Noyan</b> (1944 - )<br />
<b>Turgut Topaloğlu</b> (1921 - 2002)<br />
<b>Ünat Demir </b>(1938 - 2012) - <i>Fethiye</i></div>
<div>
<b>Yunus Nadi Abalıoğlu</b> (1878 - 1945) - <i>Fethiye</i><br />
<b>Zeyyat Mandalinci </b>(1915 - 1990) - <i>Bodrum</i><br />
<b>Zorbazzade Hacı Şeref Ağa </b>(1830 - 1910)</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
<i>
Gazeteci ve yazarlar</i></h3>
</div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>Şadan Gökovalı</b> (1939)</div>
<div>
<b>Ünal Türkeş</b> (1942 - 2017)</div>
<div>
<b>Yükselecek Demirel</b> (1945 - 2015)<br />
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
<i>
Bilim adamları</i></h3>
</div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>Cemil Şerif Baydur</b> (1894 - 1967)<br />
<b>Feyyaz Gölcüklü</b> (1926 - 2011)<br />
<b>Muammer Elçin </b>(1933 - 2001)<br />
<b>Zihni Derin</b> (1880 - 1965)</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
<i>
Sanatçılar</i></h3>
<b><br /></b>
<b>Mümtaz Ener</b> (1907 - 1989)<br />
<b>Rıfat Ayaydın</b> (1915 - 1974)<br />
<b>Sevim Çizer </b>(d. 1950)</div>
zeyendehttp://www.blogger.com/profile/02635727244267542178noreply@blogger.com0