20 Aralık 2014 Cumartesi

Bilinmeyen Muğla...

Bugün bir turizm şehri olan Muğla, tarihinde büyük zatlara evliyalara ev sahipliği yapmış. Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Açıkgöz, şeyhlerinin kurduğu külliye ve mevlevihanelerde büyük âlimler yetiştiğini söylüyor ve Muğla'nın manevi hafızasına dikkat çekiyor.

Muğla hep turizmle; Bodrum'u, Fethiye'si, Gökova'sı Marmaris'i ve eşşiz doğal güzellikleriyle anılır, tarihi doku pek de akla gelmez. Ancak şimdi Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Açıkgöz, şehrin pek de bilmediğimiz farklı bir yönüne dikkat çekiyor. Muğla'da özellikle 15, 16 ve 17. yüzyıllarda Mevlevilik, Nakşibendilik, Vefailik ve Rifailik gibi tasavvufî tarikatlar var olmuş. Horasan ve Buhara'dan gelen tarikat şeyhleri, kurdukları mekteplerde çok sayıda şeyh, âlim, hafız, şair, hattat ve kadı yetiştirerek gönüllere ışık tutmuş.

Yaşadıkları devirlerde insanların gönül gözlerini açmak için çalışan manevi şahsiyetler, şimdi bile mezar taşlarıyla görevlerini yerine getirmeye devam ediyor. Tarihî camilerin avlularında bulunan âlimlerin kabirleri ve iki türbe günümüze kadar ulaşmasına rağmen 1937 yılında şehrin imar planı gerekçe gösterilerek mezarların çoğu yıkılıp sökülmüş ve adeta şehrin manevi hafızası silinmiş.

Prof. Dr. Namık Açıkgöz, şehirde dört tasavvufi hayat yaşandığını söylüyor. Tarikat şeyhlerinin kurduğu külliye ve Mevlevihanelerde din âlimleri yetiştiğini anlatan Açıkgöz, "Şehir merkezindeki cami ve türbelerde, Osmanlı dönemine ait mezar taşları bulunuyor. Bunlar Şeyh ve Şahidi camilerinin bahçesinde. Bu hazirelerde medfun bulunanların çoğu Mevlevi'dir." diyor.

O dönemde şehrin manevi bir iklime sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Açıkgöz, şunları söylüyor: "Şehrin yeniden düzenlenmesi uğruna Kurşunlu Cami ile bugünkü devlet hastanesinin bulunduğu yere kadar olan kısımda bulunan kabristan, bazı mezarlar nakledilerek dümdüz ediliyor. Bununla Muğla'nın son büyük hafızası olan Mevlevi şeyhi ve aynı zamanda mahkeme-i şer'iyye kâtibi Hoca Mustafa Fehmi Efendi'nin mezarı ve mezar taşı da yok ediliyor. Mustafa Fehmi Efendi, son devrin hafız-ı kütübü olup bin 500 kadar el yazması ve matbu eseri bir araya getirerek Şeyh Camii yanındaki kendi kütüphanesini kurmuştur. Bu kütüphanenin önünde kitabesi de mevcuttur ve metni şöyledir: Kütüphane-i es-Seyyid Mustafa Fehmi el-Mevlevî el-Muğlavî. Sene 1282 (Miladi 1865-1966).

Muğla'nın tarihinde yer eden manevi şahsiyetler arasında Hüdai Efendi (Şahidi'nin babası), Şahidi Hazretleri, Üç Erenler (Mehmet, Salih, Ömer), Şeyh Seyyid Kemaleddin, Şeyh Şemseddin, Emirbeyazıt, Hızır Şah (Datça), Şeyh Bedrettin, Cafer Çelebi, Şeyh Şücaeddin Veli, Muslihiddin Efendi, Haydar Efendi, Muhiddin Efendi, Hamursuz Dede, Kazancı Dede, Seydi Efendi, Muhiddin Efendi, Hamza Efendi, Şeyh Hacı Halife ve Şuhudi Dede (Ula) geliyor."

Üç Erenler
Sultan Yıldırım Beyazıt devrinde Buhara'dan gelen Bayramiye tarikatı şeyhlerinden olan ve Üç Erenler olarak bilinen Salih, Ömer ve Mehmet adlarındaki üç kardeş, savaşlarda şehit oldu.

Şeyh Seyyid Kemaledtdn
Emir Sultan'ın kardeşi Şeyh Seyyid Kemaleddin, Şahidî Kabristanı'nda yatmaktadır. Rivayete göre Kanuni Sultan Süleyman, Şahidî Hazretleri'ni İstanbul'a davet eder. Hattâ tayy-i mekânla bir gecede Kur'ân yazması teklif edilmiştir. Ertesi gün takdim edilen Kur'ân karşısında hayretler içerisinde kalan Sultan Süleyman, "Dile benden ne dilersen." diye ısrar eder. Şahidî, "Seyyid Kemaleddin'in ayakucuna yatmak isterim." demiştir. Sultan Süleyman, Kurbanzade mevkisindeki Mevlevihaneyi, Seyyid Kemaleddin Hazretleri'nin yattığı yere naklettirir.

Şeyh Şemseddin
Mevlevi zaviyesinin postnişini olan bu zat, tekkenin aşhanesi ve ekmek fırınında sabah akşam fakir dervişlere ekmek ve yemek dağıtırdı. Muğla'ya hayat veren Şemseddin Suyu'nu da Karamuğla deresinden getirmiştir.

Hüdai Efendi
Muğla'daki dergâhta Mevlevi şeyhliği yapmıştır. 1506 tarihinde Muğla'da vefat etmiştir. Oğlu İbrahim Şahidî ile aynı türbede yatmaktadır.

Şahidî Efendi
Evliya Çelebi, tasavvuf ve şairlikte üstat ve erdem sahibi Şahidî Hazretleri'nden Seyahatnamesi'nde "Muğla'da bir mektebi vardır. Şehrin çocukları orada ilim tahsil ederler. Binden fazla çocuk vardır. Başka şehirlerde olup aklı ermeyen, buraya gelip birkaç ders okuyunca zihni açılır." demektedir.

Emir Beyazıt Efendi
Aslen Buharalı olan ve insanlara doğru yolu göstermek için Muğla'ya gelen Emirbeyazıt Efendi, Muğlalılar tarafından ulu kişilerden kabul edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder