10 Nisan 2015 Cuma

Menteşe mi? Muğla mı?

Bu soruyu ne zamandır kim soracak diye bekliyordum.

Gazeteci-Yazar Ünal Türkeş sordu.

Doğrusu Muğla’yı pek çok yönüyle bilen ve birkaç yaşayan kişiden biri olan Ünal Türkeş’in bu haklı soruyu sorması beni şaşırtmadı.

Beni şaşırtan başta Muğla Milletvekilleri olmak üzere, bu günlerde belediye başkanı adayı olabilmek veya yeniden belediye başkanı seçilebilmek için yanıp tutuşan, elinden gelen veya gelmeyen her şeyi yapmaya çalışanların bu konuda ses çıkarmamış olmaları.

Muğla 2014’te Büyükşehir oluyor. Büyükşehir’in adı “Muğla” olarak ilan edildi.

Ve herkes bunu kabul etti!..

Ben il merkezinde oturan biri olarak bundan sonra “Nerelisin?” diye sorulduğunda ne diyeceğim? “Menteşeli” mi, “Muğlalı” mı?

Ünal Türkeş’in de köşesinde yazdığı gibi “Büyükşehir” aslında bize Menteşe’nin yadigârıdır. Menteşe, Fethiye’den Bodrum’a uzanan Muğla coğrafyasının tarihten gelen kadim adıdır.

Peki, “Muğla” neyin adıdır?

Muğla, il merkezinin adıdır. Muğla il merkezi adını yamacında kurulduğu Asar (Hisar) Dağı’nın zirvesindeki antik Mabolla Kenti’nden almıştır.

Ne oldu, nasıl oldu ise Muğla’nın adı Menteşe olurken, Menteşe olması gereken Büyükşehir’in adı da Muğla oldu!


Ünal Türkeş anlatıyor:

“1284 yılında Aydın Güzelhisar önünde kazandığı ‘Tralles’ savaşıyla Menteşe Bey Kıroba (Çine) üzerinden Bizans’ın Karya topraklarına inmişti. Bizans ahalisi Karya’daki yerleşim birimlerini terk etmişti. Kilise ve Şapellerde kalan az sayıdaki ruhani temsilciyle bölgenin zanaat erbabı eski unsurları Karya’yı terk etmemişlerdi.

Makri ‘Fethiye’den Bodrum’a büyük çoğunluğu insansız kalan toprakları Germiyan Bey’in cemaatleri doldurmaya başlamıştı. Kütahya merkezli cemaatlerin yoğunluğunu bilen Menteşe Bey’in isteğini kırmayan Germiyan Beyi kendine bağlı ‘boy’ ve ‘tir’lerden önemli sayıda insanı bölgemize göndermişti.

Yeni nüfusun aidiyeti Menteşe Bey’di. Sancak merkezi Muğla’nın yeri 15.yy’dan bu yana hiç değişmemiştir.”

1877 yönetsel düzenlemesinde, Aydın (İzmir) Vilayeti‘nin sancak sayısı 4’e çıkmıştı. Merkezi İzmir olan Aydın Vilayeti, İzmir Merkez Sancağı, Aydın Sancağı, Saruhan (Manisa) Sancağı ve Menteşe (Muğla)Sancağı‘ndan oluşmaktaydı. II. Meşrutiyet‘ten sonra Menteşe Sancağı Aydın Vilayeti‘nden ayrılarak bağımsız sancak oldu.

Menteşe Sancağı, 1907 yılında Aydın Vilayeti’ne bağlı üçüncü sınıf sancak konumundadır.

I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde bağımsız bir sancak (livâ) hâline gelen Menteşe Sancağı’nın merkezi, geçmişte olduğu gibi Muğla Kazası’dır. Muğla Kazası’nın Denizâbâd (Denizova), Kavaklıdere, Gökâbâd(Gökova), Ahî (Yatağan), Turgut olmak üzere beş nahiyesi ve bunlara bağlı 88 köyü bulunmaktadır.

Bu verilerden anlaşılacağı gibi, Muğla ili Büyükşehir olurken, dün olduğu gibi bu günde Muğla il merkeziYatağan, Ula ile Kavaklıdere, Gökova dâhil ‘bütünleşik’ hale gelmeliydi…

Yine yukarıdaki verilere göre Muğla ilinin ‘Karya’dan sonra ‘Menteşe’ tarihten gelen kadim adıdır. Menteşe Sancağı döneminde sancağın merkezi olan “Muğla kazası” ise adını, eteğinde kurulduğu Asar (Hisar)Dağı’nın zirvesindeki antik “Mabolla” kentinden almıştır. Bir görüşe göre Selçuklu Beylerinden “Muğul Bey”den ismini almıştır. Türk boylarının bu bölgeyi fethetmelerinden önce bu bölgenin adının “Alinda” olduğu da söylenir.

Öyle ya da böyle bu bölgenin adı “Muğla”dır… Muğla ilinin kadim adı ise “Menteşe”…

Büyükşehir Yasası hazırlanırken Muğla Milletvekilleri, özellikle AK Partili vekiller Prof. Dr. Yüksel Özden ve Ali Boğa neredeydiler bilmiyorum!

Aslında bu konuda tartışmayı “Adlarını ‘terk’ eden kentler” başlığı altında Cumhuriyet Gazetesi’ndeOktay Ekinci başlattı.

Oktay Ekinci’nin yazı başlığı hoşuma gitmedi. Çünkü biz adlarını terk eden kentlerden değiliz. Terk ettirildik! Doğu’da, Güney Doğu’da köyler eski adlarını alırken, biz adımızdan edildik!

Yazısında “Yerel seçimler yaklaştıkça yeni büyükşehirler yasasındaki ‘kültürel tahribat’ daha da ‘fark edilir’ hale geliyor. ‘İl’lerine isimlerini veren tarihi kentlerimiz, yasada belirlenen ‘yakıştırma! isimli merkez ilçeler’e dönüşüyor…” diyen Ekinci şöyle devam ediyor:

“Nüfusu 750 bini aşan illerde kurulacak yeni büyükşehirlerin başkan adayları ise il merkezlerinin tarihsel isimlerinin neden değiştiğini soranlara yanıt veremiyor…”

Milletvekilleri verebiliyor mu?

Oktay Ekinci yazısında “Peki, bu kültür yoksunu durumun kurbanları neden seslerini çıkarmıyor; neden kabullenmiş görünüyorlar?” diye de soruyor.

Haklı…

Büyükşehir aday adayları hadi neyse, büyükşehrin potansiyel aday adaylarından Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün neden sessiz kaldı? Neden Muğlalıları arkasına alıp, “Adımızı değiştiremezsiniz” diye haykırmadı?

Mevcut ilçe belediye başkanlarına ne demeli… Onlarda duyarlılık gösterip, “Tarihten gelen kadim adımız ile bağlı olacağımız büyükşehre ‘Muğla’ değil, ‘Menteşe’ yakışır.” diye ayağa kalkabilirlerdi…

Muğla’nın adı “Menteşe” ilan edildi, ama Menteşe Sancağı’nın (Muğla ili) adını aldığı Menteşe Bey’in mezarı Fethiye’de!

Hala geç değil…

Muğla’nın milletvekilleri, belediye başkanları birlikte hareket ederlerse bu tarihi, kültürel yanlış düzeltilebilir.

Belediye başkanları ve aday adayları ‘seçilme derdi’ ile meşgul olduklarından bu rezalete kafa yoramıyor olabilirler, ama bu rezalete itiraz etme olanakları hâlâ bulunmasına; yani yasadaki ‘isim kaosu’nu giderecek kanun değişikliği ile kent adlarını koruma olanakları bulunmasına rağmen, kılları kıpırdamayan milletvekilleri milletvekili seçildikleri ‘memleketleri’ni umursamayan ve önemsemeyen siyasiler olarak tarihe geçmek üzereler…

Eli kalem tutan arkadaşlarım sizler ne dersiniz?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder