Salih Hüdayi Dede (1383 - 1480), Muğla'da yaşamış mevlevi şeyhi ve divan şairidir.
Şahidi İbrahim Dede'nin babası olup Muğla Mevlevihanesi'nin kurucusu ve Mevleviliğin Muğla'daki ilk üstatlarındandır.
Osmanlı devleti zamanında Anadolu'da Bizans üzerine akınlar düzenleyen alim bir gazinin oğludur. Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’de doğum yerinin Mısır, Tuhfe-i Nâilî’de ise Muğla olduğu belirtilmiştir. Ancak Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye ve Semâhâne-i Edeb yazarları şairin babasının Muğla’dan Mısır’a gittiği, Mısır’da evlendiği ve Hudâyî’nin de burada doğduğu konusunda mutabıktırlar. İlk eğitimine babasından aldığı Kur’ân-ı Kerîm dersleriyle başlayan Hudâyî, bir müddet Mısır’da ikamet ettikten sonra Muğla’ya dönerek tahsil için Seyyid Kemâl’in hizmetine girip çeşitli ilimleri tahsil etmiş, bu zatın telkiniyle de Mevlevî tarikatına dahil olmuştur. İstanbul’a geldiği esnada devrin vezirlerinden Mahmûd Paşa aracılığıyla Fatih Sultan Mehmed’in huzuruna çıkartılmış ve padişahtan Seyyid Kemâleddin’in Muğla’daki türbesinin Mevlevî zaviyesi olarak kendisine verilmesi talebinde bulunmuştur. Hudayi Dede'nin isteği kabul edilmiş, o da bu zaviyede irşat vazifesini sürdürmüştür. Uzun müddet adı geçen zaviyede Mesnevî dersleri verdiği ve dini risaleler kaleme aldığı belirtilen Hüdayi Dede’nin eserlerine ve sanat anlayışına dair kaynaklarda herhangi bir bilgi mevcut değildir.
Salih Hüdai Dede oğlu Şahidi'ye ilk dini bilgileri ve Farsça'yı öğretmiş, oğlu on kendisi doksan yaşındayken vefat etmiştir. Vasiyetinde oğlunun sufi bir ipek ustasının yanında çalışmasını istediyse de Şahidi ilim öğrenme isteğiyle bu mesleği bırakmıştır. Kabri Şahidi Cami bahçesindeki türbede Şahidi İbrahim Dede ile yan yana bulunmaktadır.
Eserlerinden örnekler:
Ey dil ister isen eger kâmil ola noksanın
Sinesi altına gir hazret-i Mevlânâ'nın
-----------------------------------------------------------------
Aşka bağlandı gönül benden çeküp el neyleyem
Benden çok râzî olur bedenden azâd olmasını
Sormazını esrâr-ı aşkın müşkilinden zahide
Çünki şakird olmamış bu fende üstâd olmasun
------------------------------------------------------------------
Gazel
Nefsi göz yaşına gark it ağlayup Yahyâ gibi
Sen de Fir’avn’un helâk it Hazret-i Mûsâ gibi
Bir ta’alluk riştesin bağlayacak yer var mıdur
Âlemi gözden geçürsen [sûzen-i] Îsâ gibi
Ehl-i Hakka dil ucuyla âşinâlık eylesen
Kendüye çekmek mukadderdür seni feryâ gibi
Âsi olma istikâmetden asâ al destüne
Üstine toğruldığınca nefs-i ejderhâ gibi
Başını şeb hırkasına çekdigiyçün her seher
Görinür ceyb-i ufukdan gün yed-i beyzâ gibi
Ma’rifet ırmakları [hikmet pınarı] akmağa
Çâk çâk itmen gereksen sîneni sahrâ gibi
Şemme-i aşk ile kılsan cismüni zâr u nizâr
Olıcak penbeyle saklarlar seni ayvâ gibi
Hep ilâhî dimeye kasd it Hudâyî şi’rüni
Hazret-i Attâr u Şemsü’s-dîn ü Mevlânâ gibi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder