23 Eylül 2014 Salı

Muğla'da Eski Yazı Akrostişli Bir Mezar Taşı Şiiri

Muğla mezar taşlarının büyük bir kısmı, merkez ilçe kabristanı olan Hamursuz Dağı eteklerindedir. Buraya 1937 yılında, şehir merkezinden nakledilen mezar taşlarının tamamına yakını, Osmanlı dönemine âittir. Pek çoğunda muhtelif mısralardan ibâret şiirlerin bulunduğu bu mezar taşlarından birisi 12 Ekim 1879 günü vefat eden Ayşe adlı bir kadının mezar taşıdır.

Ayşe hanımın mezar taşının özelliği, adını oluşturan harflerin ilk harf olduğu akrostişli bir mezar taşı şiirine sahip olmasıdır. Bu şiir, mezar taşına, saç örgüsü şeklinde işlenmiştir ve Ayşe kelimesindeki harfler, hem mısra başı, hem de mısra sonu harfi olarak kullanılmıştır. Saç örgüsünün orta boşluklarına da, Ayşe'nin künyesi ve ölüm tarihi kaydedilmiştir.

Gerek işçilik ve gerekse şiir metninin taşa işlenişi açısından ilginç olan bu mezar taşının, Muğla gibi, büyük merkezlere uzak bir yerde olması dikkate değer.

Bugün, Muğla şehir merkezinin bitişiğinde olan ve  ''Muğla Belediyesi Şehir Eski Mezarlığı'' olarak bilinen mezarlık, Muğla merkezindeki en büyük mezarlıktır. Burada eski ve yeni yazılı pek çok mezar taşı bulunmaktadır.

Mevcut eski yazılı mezar taşlarının tamamı, 1937 yılında düzenlenen şehir planı gereği Kurşunlu Camii etrafındaki asıl yerlerinden buraya taşınmıştır. Eski Şehir Mezarlığında, 200 civarında eski yazılı  mezar  taşı bulunmaktadır. Bunlardan pek çoğu aile kabristanı şeklinde bir araya getirilmiştir.

Bu aile kabristanından birisi de Konya'nın Bozkır ilçesi Hoca köyünden Muğla'ya göç etmiş bir aileye ait olan ve Ada 41, Parsel 1'de bulunan kabristandır. Bu aile kabristanında bulunan bir diğer mezar taşından, Muğla'ya ilk göç edenin Sadeddin Efendi adında biri olduğu ve bu kişinin kadılık göreviyle Muğla'ya geldiği; aynı zamanda Nakşıbendî tarîkatinin Hâlidiyye kolunun şeyhi olduğu, mezar taşındaki şu manzûmeden anlaşılmaktadır:

  Hüve’l-Hallâkü’l-Bâkî
  22 C. âhir fî sene 1313
  Müftî Sa’deddîn Efendi câre fâh
  Konya’nın Hoca köyünden rû-be-râh
  Ders ü irşâd ü fetâvâsıyla bu
  Muğla’yı tenvîr edip pür-intibâh
  Zâ’irâ bu merkad-i gül-bûya gel
  Fâtiha-hân ol edeble bî-günâh
  Post-nişîn-i Nakşıbendî Hâlidî
  Vâlid ü üstâz ü şeyhim hem-penâh
  Kalb-i mâtem (Nûrî’dir) târîhe zamm
  Tayr-ı rûhu ten kafesden kaçdı âh

Mezar taşındaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere Sadettin Efendi, hicri 1313 yılının 22 Cemaziyelahirinde (10 Aralık 1895, Salı) vefat etmiştir. Mezar taşındaki manzûmeyi de, yine babası gibi  Nakşıbendî tarikatinin Hâlidî kolundan olan Nûrî yazmıştır. Son beyitte, Sadettin Efendinin 1313 yılında öldüğü, ebced hesâbıyla söylenmiştir.

Bu yazıya konu edilen mezar taşı, Sadettin Efendi'nin eşi ve Nûrî'nin annesi olup 25 Şevval 1296   (12 Ekim 1879, Pazar) günü vefat eden Ayşe Hanıma aittir. Bu mezar taşında da bir manzume vardır ve bu manzumenin de Sadettin Efendi ile Ayşe Hanım'ın oğulları Nûrî tarafından yazıldığı,

Şevherâ târîh-i kûd u tarh ile
Şehper-i mergin küşâde kıldı âh

beytindeki şevherâ (Ey baba!) hitâbından anlaşılmaktadır.

Ayşe Hanıma ait mezar taşının özelliği, manzumenin ve Ayşe Hanım'ın adının taşa işlenişi açısından gösterdiği farklılıktır. Bu mezar taşı metni, sivri uçlarından birbirine temas eden 4 ayrı elips şeklinden veya ikili saç örgüsü şeklinden oluşmaktadır. Elipsin sivri uçlarında veya saç örgüsünün düğüm noktalarında, Âyişe kelimesinin birer harfi yer almakta ve bunlardan ayın harfi, hem 'Âyişe' kelimesinin ilk harfi, hem de manzûmenin ilk beytini oluşturan iki mısranın ilk harfi olarak kullanılmıştır.

İkinci düğümde yazılı olan elif harfi, hem Âyişe’nin ikinci harfi, hem de ilk beyitteki iki mısranın son harfi; ayrıca,  ikinci  beytin  iki  mısraının  ilk  harfidir.

Üçüncü  düğümde  yer  alan  şın harfi  de Âyişe’nin  üçüncü  harfi  ikinci  beytin  iki  mısraının  da  son  harfi  ve dördüncü beytin iki mısraının ilk harfi olarak kullanılmıştır.

Dördüncü ve son düğümdeki güzel he harfi de, hem Âyişe’nin son harfi, hem de dördüncü beytin
iki mısranın da son harfi olarak taşa yazılmıştır.

Ayşe  Hanım'ın müftî (Sadettin  Efendi)'nin eşi, Nûrî Efendinin annesi ve Süleyman adlı birinin kızı olduğu bilgisiyle beraber ölüm tarihi, elipsin veya saç örgüsünün orta boşluklarında yer almaktadır.
Bahse konu olan mezar taşı metni şöyledir:

(Ayın) Andelîb-i rûhı uçdı ber-alâ
Iyş u nûşı âb-ı kevserden ola  elif Â
 (Elif)  Đrtiyâz-ı cennet olsun merkadi
Âsiye vü Meryem olsun hem-demi  ye Y
Y (Ye)Yemm-i bahr-i rahmete tağmîd-veş  şın Ş
Yâ İlâhî eyle envârın reşâş
Ş (Şın)  Şevherâ târîh-i kûd u tarh ile
Şehper-i mergin küşâde kıldı âh  he E
Zevce-i müftî mâder-i Nûrî Âyişe binti Süleymân.
25 Şevvâl 1296

Bu manzûmede, mısra başı ve mısra sonu akrostişi yapmak ve Âyişe kelimesindeki her harfi kullanmak amacı güdüldüğünden, şâirin kelime kullanma alanı son derece daralmış ve buna bağlı olarak da manzûmenin kâfiyesi çok zayıf kurulmuştur. Hatta son beyitte hem  'e', hem de 'he' sesi veren güzel  he’nin  kullanılmasıyla, ses kafiyesi oluşmamış, ''göz kâfiyesi'' de denebilecek  olan  bir ''harf  kâfiyesi'' oluşmuştur. Fakat, şâirin bu dar alanda, kâfiyesi güçsüz de olsa,bir söz mahareti sergileyebilmesi dikkate değerdir.

Mezar taşı geleneğinde, erkek mezar taşlarının genellikle süssüz olmasının yanında, kadın mezar taşlarının süslü olduğu görülür. Ayşe Hanım'a ait mezar taşında da, normal taş süslemeciliğinden başka, kadın mezar taşı süslemeciliğinin  kaligrafik bir örneği sergilenmiştir.

Genellikle, mezar taşlarında, taşın sathına düz veya sonu yukarı doğru yükselen bir satır hâlinde
yazılan metinlere  rastlanmaktadır ama Ayşe’ye âit bu mezar taşında, genel uygulamalardan farklı bir kaligrafik  düzenlemeyle, mısralar satha saç örgüsü şeklinde yerleştirilmiştir. Manzûme metni de akrostişli bir şekilde oluşturularak, genel örneklerden farklı bir yol tâkip edilmiştir.

Başta İstanbul olmak üzere, pek çok eski kültür merkezlerinde bile örneğine rastlanmayan böyle bir mezar taşının, Muğla gibi, küçük ve kültür tarihinde büyük merkezler kadar yer almayan bir şehirde meydana getirilmiş olması, kayda değer bir durumdur. Ayrıca, bu durum, yerel kültür malzemelerinin araştırılıp incelendiğinde, büyük ve köklü kültür merkezi olan şehirlerde rastlanmayacak önemli birikimlerle karşılaşılabileceği gerçeğini gözler önüne sermektedir.

Ayşe Hanım'ın mezar taşı



[Muğla Üniversitesi SBE Dergisi, Bahar 2002, Sayı 8
Muğla'da Eski Yazı Akrostişli Bir Mezar Taşı Şiiri
Namık Açıkgöz
Prof. Dr., Muğla Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder