30 Eylül 2014 Salı

1851 Meğri Depremi

Anadolu'nun güneybatısında, Akdeniz bölgesi ile Ege bölgesini ayıran hattın Akdeniz bölgesi içinde kalan Meğri (Fethiye) eski çağdan günümüze birçok depreme maruz kaldı. 1851 depreminde Meğri ve civarında 45 ölüm vakası gerçekleşti. Deprem neticesinde Meğri iskelesi zarar gördü ve çoğunluğunu evlerin oluşturduğu 866 adet bina kısmen veya  tamamen  yıkıldı. Artçı  sarsıntıların yaklaşık bir ay devam ettiği sürece, bölge sakinleri havaların kısmen soğuk olmasına rağmen sahilde çadırlarda ikamet etti. Devlet merkezinden gönderilen görevli, gerekli incelemelerde bulundu  ve hazırladığı hasar tespit defterini merkeze sundu. Depreme maruz kalan halk devlete ödemek zorunda oldukları verginin affını istediyse de bu talep kabul edilmedi. Devlet merkezi vergilerin bir sene ertelenmesini kabul etti.

Depremler, doğal afetler içerisinde şüphesiz en yıkıcı olanıdır. Günümüzde üzerinde en çok çalışılan ve ülkemiz açısından bakıldığında gündemden hiç düşmeyen bir konu olma özelliğini göstermektedir. Önemine binaen çeşitli bilim dallarında depremler üzerine çok çeşitli  çalışmalar yapılmaktadır. Son yıllarda Osmanlı tarihçileri de imparatorluk sınırları içinde vuku bulan depremler üzerine çalışmaktadırlar.

Yerbilimciler açısından geçmişte meydana gelen depremlerle ilgili bilgi veren kaynaklarda dikkati çeken iki nokta vardır. Bunlardan ilki depremin merkez üssü, diğeri de depremin büyüklüğüdür. İnsani ve maddi kayıplar ile yaşanan depremlerin sosyal ve ekonomik sonuçları ise yerbilimciden çok tarihçileri ilgilendirir. Fakat çoğu zaman tarihçilerin ulaştığı bu bilgiler depremlerin merkez üssünün ve büyüklüğünün tespitine katkı sağlar. Günümüzde herhangi bir bölgenin tektonik yapısının anlaşılması ve bölgedeki sismik tehlikenin değerlendirilmesi için depremlerle ilgili bilgilerin mümkün olduğu ölçüde geriye götürülmesinde fayda vardır.

Deprem etkinlikleri bu konuda çalışan uzmanlar tarafından, dünyada deprem istasyonlarının yaygınlaştığı 1900 yılı sınır alınmak suretiyle tarihsel dönem (1900 öncesi) ve aletsel dönem (1900 sonrası) olarak iki kısma ayrılarak incelenmiştir. Verilere göre Muğla ve yöresinde M.S. 11-2000 yılları arasında şiddeti 4 ve üzerinde 803 deprem meydana gelmiştir. Tarihsel dönemde (M.S.
11-1900) 36 deprem kaydı vardır. Bu depremlerin 11'inin şiddeti 7 ve üstü olup dış merkezleri Datça, Bodrum, Fethiye ve Rodos adasıdır. Bu dönemde Fethiye-Datça-Rodos adası üçgeninin nispeten daha aktif olduğu görülmektedir. 1850-1900 yılları arasındaki depremlerden ayı belli olanların 14’ü insanların zamanlarını genelde kapalı ortamlarda geçirdiği kış aylarında gerçekleşmiştir. Aletsel dönemdeki deprem sayısı 767’dir. Bu dönemdeki depremlerin önemli bir kısmı Sarya Adası, Astpopatalya Adası, İstanköy Adası, Rodos Adası, Gökova Körfezi, Köyceğiz, Gölhisar ve Muğla civarında toplanmaktadır.

1851 MEĞRİ DEPREMİ

19. yüzyıl sonlarına kadar Meğri adıyla anılan şehir Likya Krallığı sınırları içinde bulunan Telmessos antik kentinin kalıntıları üzerinde kurulmuştur. Ortaçağ'da Türk fethine uğramış sahil yerleşimlerinden biri olan Meğri, II. Murad zamanında Osmanlı hâkimiyetine girmiş ve Anadolu Eyaleti'ne bağlı olarak oluşturulan Menteşe Sancağı’nın bir kazası haline getirilmiştir.

Anadolu’nun güneybatısında, Akdeniz bölgesi ile Ege bölgesini ayıran hattın Akdeniz bölgesi içinde kalan Meğri, Batı Anadolu Deprem Alanı içindeki Rodos-Fethiye  Körfezi bölgesi* olarak adlandırılan deprem fayında bulunmaktadır. M.Ö 240 ve 141 yıllarında büyük depremlerin yaşandığı bölge daha sonraki dönemlerde de birçok irili ufaklı depremin tahripkâr etkilerine maruz kalmıştır.*
[*Büyük  bir  kısmı  ile  Türkiye  dışında  bulunan  bu  bölgenin  tektonik  yapısı  oldukça 
karışıktır… Rodos ile Fethiye arasında çok derin(kıyıdan 38 km. uzaklıkta 3865 m.) bir 
deniz  altı  çukuru  vardır.  Bu  çukur  Anadolu  tarafından  çok  dik  bir  kıyı  çizgisi  ile 
çevrilmiştir ve bu çizgi boyunca birçok sıcak kaynaklar sıralanmıştır. Bu durum kıyının 
diğer  tektonik  özellikleri,  burasının  bir  fay  olduğunu  farz  ettirmeye  kâfidir…”]

[*Meğri’de meydana gelen diğer depremler 528, 1481, 1635, 1660, 1843,  1851, 1852, 
1855,  1856,  1859,  1863/70,  1885,  1886,  1896,  1940,  1943,  1957  yıllarındadır.]

İncelenen Osmanlı arşiv belgelerinde, Meğri'de meydana gelen depremin tarihi ile ilgili bilgilerin kaynağı merkezden gönderilen görevlinin hasar tespiti esnasında topladığı bilgilerdir. Meğri ve civarında meydana gelen depremin neden olduğu hasarın tespiti amacıyla Asakir-i Bahriye-i Şahane binbaşılarından Zühdü Bey görevlendirilmiştir. Tersane-i Amire hazinesinden kendisine bu görev için 1000 kuruş harcırah verilmiştir.

Meğri'de meydana gelen bir dizi depremin ilkinde Rodos adasında da bir deprem meydana gelmiştir. 28 Şubat 1851 (26 R.Ahir 1267) cuma günü saat 22.50'de meydana gelen depremde Rodos Kalesi içinde bulunan Sercivan Camiinin minaresi yerinden oynamış ve minarenin şerefesinden yukarı kısmında olan taşlar yerlerinden çıkmıştır. Yine Cengel kulesi denilen burcun doğu tarafı yıkılmış ve burcun aşağısında bulunan dükkân ve hanelere zarar vermiştir. İlgili tarihte meydana gelen depremde, Rodos adasında herhangi bir can kaybı yaşanmamıştır. Hasarlı olan minare ve burcun yerleşim yerlerine yakınlığı nedeniyle yıktırılması hususunda Rodos meclisinde karar alınmıştır.

Zühdü  Beyin  hasar  gören köyleri  dolaşırken  halktan edindiği  bilgilere  göre,  Rodos  depremi  ile aynı  tarihte ve akşam saat 23:30 sularında Megri’ye  dört saat mesafede olan Babadağ ''top gibi'' gürlemiş fakat hareket-i arz vuku bulmayınca herhangi bir can kaybı yaşanmamış sadece civar köylerin bazılarında evlerin, camilerin, kiliselerin ve bahçelerin duvarları zedelenmiştir. Yine  halkın ifadelerine göre ''gece saat altıya vardık da'' yine Babadağ'ı gürlemiş ve evvelkinden daha şiddetli bir sarsıntı meydana gelmiştir. Belgenin ifadesine nazaran hasar tespiti amacıyla defteri tutulan sarsıntı budur. İlgili belgede bu sarsıntıdan sonraki bilgilerin kaynağı, sarsıntılara bizzat şahit olan Zühdü Beydir. Görevlinin Rodos Adasından hareketle Meğri’ye hareket ettiği iki farklı tarih bulunmaktadır. Bunlardan ilki 24 Mart 1851 (21 C.evvel 1267)’dir. Bu tarihten Rodos’a geri döndüğü tarihe kadar saatte bir iki defa Babadağ yine gürlemiş ve nihayet 26 Mart 1851’de şiddetli bir sarsıntı meydana gelmiştir. Bu sarsıntı esnasında Babadağ'ın yarısından ziyade kısmı yıkılmış ve dağdan beyaz tütün(duman) zuhur ettiği kaydedilmiştir.*
[*Ceride-i  Havadis gazetesinde iki farklı dağda volkan zuhur ettiği kaydedilmiştir. Bunlardan birinin ismi 
Simpovlo?  dağıdır.  Diğer  dağın  ismi  verilmemiştir.  Muhtemelen  bu  dağ  Babadağ’dır. 
Ayrıca  sarsıntının  etkisiyle  iki  dağın  birbirine  yaklaştığı  belirtilmiştir. ]

İkinci tarih ise 2 Nisan 1851 (30 C.evvel 1851)'dir. Görevli burada yine 28 Mart 1851 (25 C. Evvel 1267) tarihinde bir depremin varlığından söz etmekte ve bu tarihten 9 Nisan 1851 (7 C.ahir 1267) tarihine kadar depremlerin sürdüğünden bahsetmektedir. Hatta 7 Nisan 1851 (5 C. Ahir 1267) tarihinde yine civarda bulunan dağların gürüldediği fakat bölge ahalisinin önceki sarsıntılara oranla daha sakin olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarih aralığında Rodos'da da sarsıntılar meydana gelmiş fakat herhangi bir hasara neden olmamıştır.

19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'de 1851 Meğri Depremi ile ilgili bir kayıt bulunmamaktadır. Tanzimat döneminin ikinci ve yabancı sermaye ile kurulan ilk gazetesi olan Ceride-i Havadis'de, Meğri Depreminin 25 Şubat 1851 (23 R.ahir 1267) tarihinde akşam üzeri 23:00'da gerçekleştiği, epeyce evin yıkıldığı, üç kişinin de hayatını kaybettiği ve aynı tarihlerde İsviçre'de de dehşet verici depremlerin vuku bulduğu haber olarak verilmiştir.

Yine depremin oluşturduğu korku nedeniyle halkın sahillerde çadırlarda oturduğu belirtilmiştir . Ceride-i Havadis’de, 1851 Megri depreminin 26 Temmuz 1851 (28 Ramazan 1267) tarihine kadar devam ettiği hatta 26 Temmuz 1851 (27 Ramazan 1267) tarihinde üç şiddetli depremin gerçekleştiği bilgisi bulunmaktadır. Son olarak ardı arkası kesilmeyen depremler, Osmanlı arşiv belgelerinin yaklaşım tarzından farklı olarak ''umur-ıacaibden'' bulunmuştur.

1851 MEĞRİ DEPREMİNİN NEDEN OLDUĞU HASAR

Zühdü Bey İstanbul'dan hareketle önce Rodos'a oradan da Meğri'ye geçmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere hasarın tespiti için Megri'ye iki kez geçmiştir. İlk geçişinde Meğri'de 3 veya 4 gün kalmıştır.
İkinci olarak geçtiği tarih 2 Nisan 1851 (30 C. Evvel 1267)'dir. Meğri'ye bu ikinci geçişinde kaç gün
kaldığı belli değildir. Meğri'ye ilk geçişinden sonra tekrar Rodos'a dönmesi ve ikinci kez Meğri'ye gelmesinin nedeni belli değildir. Devam eden sarsıntıların etkisi altında kalmış olması muhtemeldir. İkinci bir ihtimal de devam eden sarsıntıların etkisiyle hasar tespitinin uzaması ve bu nedenle ikinci kez Meğri'ye gelmesidir.

Zühdü Bey'in görevlendirilmesiyle, depremle ilgili olarak rivayet edilen durumun tahkiki, yıkılan Meğri Limanının hasar tespitinin yapılması ve depreme maruz kalarak evleri yıkılan ahalinin münasip mahallere yerleştirilmesi amaçlanmıştır. Zühdü Bey, 25 Mart 1851 (22 C.evvel 1267)
tarihinde yanındaki yerel görevlilerle birlikte köylere çıkarak depremin neden olduğu hasarın tespiti işine koyulmuştur. Gittiği köylerde gerek Müslüman ve gerekse Hristiyan olan erkek, kadın ve çocukların yüreğin dayanamayacağı ağlamalarına şahit olmuştur. Yerel halk bir taraftan da kendilerinin durumunu sormaya gelen Zühdü Bey şahsında Sultan Abdülmecid'e minnetlerini sunmuş ve bu ziyaretten duydukları memnuniyeti belirtmişlerdir. Halkın ifadeleri belgeye şu şekilde yansımıştır: ''…Rabbimiz padişahımız hazretlerine tükenmez ve bitmez ömürler ihsan buyursun bizim gibi âcize fukara kullarının hallerini istifsar zımnında mahsusen sizleri göndermişler bizler bu nimet-i azimeninedayıhakk teşekküründe aciz ve kusuruz deyu ne gûne ve ne suretle teşekkür
edeceklerini şaşırmış oldukları…''

Meğri'de meydana gelen depremler sonucu birisini de bizzat binbaşı Zühdü Beyin şahit olduğu en önemli hasar Meğri iskelesinde yaşanmıştır. Deprem esnasında yüksek dağlardan büyük taşlar yuvarlanmıştır. Meğri dağı denilen küçük bir dağdan yuvarlanan ve ağırlıkları ellişer kantar* olan taşlar Meğri iskelesinde herhangi bir can kaybına neden olmasa da birkaç ev ve mağazanın yıkılmasına neden olmuştur. Ayrıca deniz suyu iki arşın** yükselmiş, iskelenin batı tarafı batmış ve batan yerlerden siyah sular zuhur etmiştir.Sarsıntı esnasında iskelede bulunan gümrük memurlarından Mustafa'nın, bir taşın üzerine koyduğu 550 kuruş yarılan yere düşmüştür. Paranın  sadece  130 kuruşu kurtarılmıştır. Hasarın kaydedildiği deftere, Meğri iskelesinde 90 yarı hasarlı veya tamamen yıkılmış mağaza, dükkân ve oda ile 1 ölüm vakasının gerçekleştiği kaydedilmiştir. Hasar gören ve tamamına yakın bir kısmı büyük dükkân veya eşya/erzak deposu işlevi gören mağazaların tamamı gayrimüslimlere  aittir.  Bu  hasar  muhtemelen  yaşanan  ilk  deprem  esnasında gerçekleşmiştir.
*19  yüzyılda  1  kantar  56.4496  kg’dır.
**19. Yüzyılda bir duvarcı arşını 0.758 metredir.

Meğri  depreminin  neden  olduğu  hasarı  tespi  amacıyla  gönderilen Binbaşı  Zühdü  Bey,Meğri köylerinde  yapılan  tahkikatın  neticesini  payitahta sunmak  amacıyla  bir  deftere kaydetmiştir. Deftere,  hasar  gören  evler  hane sahiplerinin ismi ile birlikte köy köy kaydedilmiştir. Ölümler de hane sahipleri ile  olan  akrabalık  ilişkisi  belirtilmek  suretiyle  kaydedilmiştir.Ayrıca köylerde bulunan ve hasar gören kamu binaları da kaydedilmiştir.

Depremden  etkilenen  köylerde  bulunan  evlerin  tamamen  mi  yoksa kısmen  mi  yıkıldığını belirten  bir  ibare  bulunmamaktadır.  Sadece  Elvis Köyünde  depremden  etkilenen  evlerdeki  hasar yıkılmış,  sakat  olmuş,  yarılmış ifadeleri ile kaydedilmiştir. Yine Faralya Köyünde üç evin eşyalarıyla birlikte dağ  altında  kaldığı  belirtilmiştir.  Burada  muhtemelen  sarsıntı  sonrasında
dağdan kopan kayaların evlerin üstüne düştüğü kastedilmiştir.

Sarsıntıdan etkilenen köylerdeki hane sayıları göz önünde tutulduğunda en fazla yıkımın olduğu yerlerin Keçiler, Gökbend ve Faralya köyleri olduğu dikkati çekmektedir. Rum nüfusun barındığı ve 377 hanenin yıkıldığı Elvis köyündeki toplam hane sayısı hakkında bir bilgiye ulaşılamamıştır. 1844-1845 temettuat sayımına göre bünyesinde 70 hanenin bulunduğu Patlangıç köyünde hasarlı ev kaydı bulunmamaktadır. Özel yaşam alanlarına ek olarak köylerde bulunan ibadethaneler ve eğitim kurumları da hasar görmüştür. Hasar tespit defterinden anlaşıldığı kadarıyla depremden etkilenen köylerin hemen hemen tamamındaki cami ve mescitler ya tamamen ya da kısmen yıkılmıştır. Elvis köyünde bulunan Meryem Ana ve Mihail Manastırı da depremden kısmen etkilenmiştir. Kırancağıl ve Patlangıç köylerindeki su sarnıçları da hasar görmüştür.

Kaynak: BOA.,Maliye Vâridât Muhasebesi Temettuat Defterleri (ML. VRD.TMT.d.,) no: 2341


İlgili  defter  incelendiğinde  1851  depreminde  hayatını  kaybedenlerin sayısının 21’i kadın ve 17’si erkek olmak üzere 45* olduğu görülmektedir. Bu rakamın  önemli  bir  kısmının  yaşlı  ve  çocuklar oluşturmaktadır.  Yıkılan  ev sayısı  dikkate  alındığında  45  ölüm  vakasının  oldukça  az  olduğu fark edilmektedir.  En  fazla  ölümün  gerçekleştiği  yerleşim  yeri,  evlerin  yaklaşık  % 76’sının zarar gördüğü Cedid Köyüdür.
*Hasar  tespit  defterinde  ölüm  vakalarının  3’ünde  cinsiyeti  anlamamıza  olanak
sağlayacak  bir  ifade  bulunmamaktadır.  4’ünde  ise  ölen  şahsın  hane  sahibiyle  olan
yakınlığı sadece torunu olduğu şeklinde kayıt altına alınmıştır.

DEVLETİN ALDIĞI ÖNLEMLER

Meğri'de meydana gelen deprem için bölgeye giden Zühdü Bey'in gönderilme amaçlarından ilki evleri yıkılan insanların başka mahallere yerleştirilmesidir. Fakat yapılan araştırmalarda bu görevin ne şekilde ifa edildiğine dair bir bilgiye ulaşılamamıştır. İkinci, belki de Osmanlı Devleti açısından en önemli görevi 19. yüzyılda Menteşe Sancağı'nın deniz ticareti yapılan limanlarından biri olan Meğri Limanında meydana gelen hasarın tespitidir. Hazırlanan hasar tespit defterinde konuyla ilgili ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere sadece iskelede mevcut ve çoğu ticari amaçlı yapılarla ilgili hasar bilgileri bulunmaktadır.

Bahr-i Sefid valisi depremde hasar gören cami, mescit gibi dini amaçlı vakıf binalarının tamirlerinin 1 yük 75000 (175.000) kuruşa mal olacağını devlet merkezine bildirmiştir. Meclis-i Vala'da yapılan görüşmeler neticesinde bu yapıların vakıfları olmayanlarının tespit edilmesi ve vakfı olanların da ne şekilde idare edildiğinin tespit edilmesi istenmiştir. Elvis köyünde bulunan hasarlı manastırların tamirleri hususunda bir bilgi bulunmamakla birlikte muhtemelen manastır vakıflarınca tamirleri yapılmıştır.

Depremde zarar gören ev, oda, dükkan ve mağaza gibi mülklerin tamirleri muhtemelen sahipleri tarafından yapıldı. Tamir masrafları için gerekli malzemenin temini ve işçilik ücretlerinin getireceği yükten dolayı, depreme maruz  kalan halk ödemek zorunda oldukları ve ''virgü'' olarak adlandırılan 231.285,5 kuruşluk verginin affı talebinde bulundu. Maliye nazırının, Meclis-i Vala'ya taşıdığı bu vergi affı talebi hazinenin o dönemdeki vaziyetine uygun gelmediğinden reddedildi. Fakat depremin etki alanındaki ahalinin içinde bulunduğu durum göz önünde bulundurularak verginin bir sene ertelenmesi kararlaştırıldı

İlk çağlardan itibaren önemli depremlere maruz kalan Meğri ve civarında meydana gelen 1851 depremi önemli sayıda can kaybına neden olmasa da tahripkâr etkilerini daha çok binalar üzerinde göstermiştir. Önemli sayıda özel yaşam alanı olan ev ve depremin etkili olduğu köylerdeki camilerin önemli bir kısmı zarar görmüştür. Artçı sarsıntıların birkaç ay devam ettiği deprem şüphesiz bölgede büyük bir korku yaratmıştır. Depremden etkilenen bölge ahalisi vergi affı talebinde bulunmuş fakat bu merkezce reddedilmiştir.

Tanzimat'la birlikte önceden ''tekâlif-i örfiye'' adı altında toplanan pek çok vergi birleştirilerek ''virgü'' adı altında tek bir vergi alınması kararlaştırılmıştır. Bu verginin miktarı Maliye Nezareti tarafından yalnızca liva düzeyinde belirlenmiş sonra kazalar, mahalleler ve köyler arasında bölüştürülmüştür. Vergi yükü daha sonra haneler arasında ''hâl ve tahammül ve ticaret ve temettüne göre komşuca'' paylaştırılmıştır. Fakat depremin neden olduğu tahribat göz önünde tutularak vergilerin bir sene
ertelenmesi kararlaştırılmıştır.

KAYNAKÇA

A.AMD, 30/39
İ.DH, 230/13817, 230/13825
C.ML, 227/9483
A.MKT.MVL.,49/23, 52/13, 52/38
İ.MVL.,209/6790, 227/7790
Başbakanlık Osmanlı Arşivi  Maliye Vâridât Muhasebesi Temettuat Defterleri.,
(ML. VRD.TMT.d.) no:1894, 1896, 1898, 1900, 1903, 1904, 1905, 1906, 2323,2324, 2325, 2327, 2328, 2329, 2330, 2332, 2333, 2336, 2340, 2341
Takvim-i Vekayi, Defa:445
Ceride-i  Havadis,  Numara:524,  526,  527,  528,  520,  535,  538,544,  555,  584,
587
ADIYEKE,  A.Nükhet-Nuri  Adıyeke  (2012),  “1856  Girit  Depremi”,  Tarih
Araştırmaları Dergisi, C.31, S.51, s.1-38.
AMBRASEYS,  Nicalas  N.-Caroline  F.  Finkel  (2006),  Türkiye’de  ve Komşu
Bölgelerde  Sismik  Etkinlikler,  Bir  Tarihsel  İnceleme,  1500-1800,
TÜBİTAK, Ankara 2006.
ARIK, Feda Şamil (1997), “Bizans Döneminde İstanbul’da Depremler”,  Tarih
Araştırmaları Dergisi, C.19, S.30, Ankara, s.299-317.
ARIK,  Feda  Şamil  (1992),  “Selçuklular  Zamanında  Meydana  Gelen
Depremler”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 16, Sayı: 27, s.13-32.
DARKOT, Besim (1997), “Menteşe”, İ.A.,C.VII, s.722-724.
DOĞAN,  Mesut  (2009),  “Tarihi  Coğrafya’dan  Bir  Örnek:  Telmessos”,
Marmara Coğrafya Dergisi, S. 19, s.55-68.

GÜRAN,Tevfik  (1998),  “Tanzimat  Dönemi  Osmanlı  Maliyesi”,  İstanbul Üniversitesi  İktisat Fakültesi  Mecmuası,  60.  Yıl  Özel  sayısı,  C.49, İstanbul, s.79-95

İNALCIK,  Halil  (1991),  “Osmanlı  Metrolojisine  Giriş”,  (Çev.  Eşref  Bengi Özbilen), Türk Dünyası Araştırmaları, s. 73, İstanbul, s. 21-49.

Orhan Kılıç, Mühimme Defterlerine Göre XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Devleti'nde Meydana  Gelen  Depremler, Osmanlı(Toplum), 1999, c. 5, s.671-677.

KUZUCU,  Kemalettin  (1999),  “Osmanlı  Döneminde  İstanbul  Depremleri,
Osmanlı(Toplum), C. V, s.678-686.

KÜTÜKOĞLU,  Mübahat  S.,Menteşe Sancağı 1830 (Nüfus ve Toplum Yapısı), TTK, Ankara 2010

MUŞMAL,  Hüseyin  (2008),   Konya Eyaleti Ilgın Kazası'nda Yaşanan 1866 Depremi Üzerine Bir İnceleme, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.20, Konya, s.517-527.

SATILMIŞ,  Selahattin  (2012),  “Osmanlı’da  Bir  Afet  Yönetim  Örneği:  1883 Çeşme ve Urla Depremi”, HistoryStudies, Vol. 4/1, s.503-527.

SEZER,  Hamiyet  (1996),1894  İstanbul  Depremi  Hakkında  Bir  Rapor  Üzerine
İnceleme,  Tarih  Araştırmaları  Dergisi,  C.  18,  S.  29,  Ankara,  s.169-197.

SEZER, Lütfi İhsan (2003), “Muğla Yöresinde Deprem Aktivitesi ve Riski”,
Kuvaterner Çalıştayı  IV,  İTÜ  Avrasya  Yerbilimleri  Enstitüsü,
İstanbul, s.111-120.
SEVİN, Veli (2001) , Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası I, TTK, Ankara.

UYKUCU, Ekrem (1983), Muğla Tarihi, Gümüş Basımevi, İstanbul.
Ek 1:1900 öncesi Muğla ve yöresinde meydana gelen depremler
32
Tarih   Açıklama
M.Ö 240  Fethiye
M.Ö 141  Fethiye
142  Fethiye Körfezi
528  Antalya  ile  Fethiye  arasındaki  kıyıda  sarsıntılar;
üst  merkez  Fethiye  veya  Meis  kırık  bölgeleri  ile
ilgilidir.
15 Temmuz 554  Güneybatı Anadolu Körfezleri; Bodrum depremi
3 Mayıs 1481  Rodos Adası Anadolu’nun güney kıyıları
1609  Rodos
1631  Ege kıyıları. Peçin(Milas).
1635  Rodos
1660  Rodos
1741  Rodos
1776  Rodos
1849  Antalya ve Rodos
28 Şubat 1851, 3 Nisan 1851  Fethiye ve Rodos; üstmerkezin Rodos ile Fethiye
arasındaki  denizaltı  çukurluğunda  bulunduğu
muhtemeldir.
19 Ekim 1852  Fethiye. Çeşme, şiddetli.
1855  Fethiye Körfezi
32
Nuriye Pınar-ErvinLahn, a.g.e., s.30-60; Lütfi İhsan Sezer, a.g.m.,, s.111.
Muhammed YAZICI
127
12 Ekim 1856  Rodos ve İstanköy, Aydın’da hissedilmiş.
1857  Marmaris
1859  Rodos
1862   Marmaris
2 Ekim 1864  Meis  Adasında  hasar  ve  yarıklar;  Fethiye’de
şiddetli;  Çeşme’de  duyulmuştur;  üst  merkezi
Meis’de olmalıdır.
1865  Rodos
1 Aralık 1869  Kerme  körfezine  bağlı  bölgede  tahribat;  Ula,
Muğla  ve  Marmaris’de  hafif  hasar;Rodos  ve
İzmir’de  hissedilmiştir.Üst  merkezi  Kerme
körfezindedir.
22 Şubat 1870  Rodos  ve  Fethiye;  şiddetli;kıyıda  toprak
yükselmeleri;belki  büyük  Akdeniz  depreminin
öncü bir hareketi.
7 Haziran 1871  Marmaris’te  hafif  hasarlar;  üst  merkez  Sporat
adalarındadır.  Bütün  güneybatı  Anadolu’da
duyulmuştur.
Nisan 1885  Rodos; oldukça şiddetli.
6 Ekim 1886  Ege  bölgesinin  büyük  bir  kısmında  hissedilen,
birçok  “relais”  ve  replik  haraketlerinden
müteşekkil  olan  bir  deprem  serisi  esnasında
Balat(Söke),  Sağır,  Bigadiç,  Aydın,  Köyceğiz,
Marmaris  civarında  çeşitli  hafif  hasarlar  vücuda
gelmiştir.
Ağustos 1887  Muğla,  Köyceğiz,  Çine,  Denizli,  Menemen,
Gördes,  Kula,  Alaşehir;  şiddetli;  birçok  relais  ve
replik hareketleri.
Kasım 1887  Çeşme, Muğla. Şiddetli.
13-25 Ekim 1889  Midilli’de  tahribat;  Sakız,  İzmir,  Çanakkale’de
şiddetli; Muğla, İstanbul, Tekirdağ hafif.
26 Haziran 1896  Marmaris  ve  Kerme  Körfezi  civarında  hasar;
Fethiye’de hissedilmiştir.
27 Ekim 1896  Rodos
Mayıs 1897  Muğla, Köyceğiz, Fethiye, Rodos.
Haziran 1900   Köyceğiz, Hafif.
Temmuz 1900  Muğla, hafif.
1851 Meğri Depremi
128
Muhammed YAZICI
129
Ek 2: 1851 Megri Depreminin Etkili Olduğu Alan

Bu  konuda  yapılan  çalışmalardan  bazıları  şunlardır:  Osmanlı  İmparatorluğu’nda
Doğal  Afetler,  Editör:  Elizabeth  Zachariadou,  Tarih  Vakfı  Yurt  Yayınları,  İstanbul
2001;  Hüseyin  Muşmal,  “Konya  Eyaleti  Ilgın  Kazası’nda  Yaşanan  1866  DepremiÜzerine Bir İnceleme”,  Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,  S.20,
Konya 2008, s.517-527;Orhan  Kılıç, Mühimme Defterlerine Göre XVI. Yüzyılın İkinci
Yarısında Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen Depremler,  Osmanlı(Toplum),  C. V,
s.671-677;Kemalettin  Kuzucu,  “Osmanlı  Döneminde  İstanbul  Depremleri,
Osmanlı(Toplum),  C.  V,  s.678-686.;  Feda  Şamil  Arık,  Selçuklular  Zamanında
Meydana  Gelen  Depremler,    Tarih  Araştırmaları  Dergisi,Cilt:16  Sayı:27,  s.13-32;Hamiyet  Sezer,  1894  İstanbul  Depremi  Hakkında  Bir  Rapor  Üzerine  İnceleme,
Tarih Araştırmaları Dergisi,  C. 18, S. 29, Ankara 1996, s.169-197; Feda Şamil Arık,
Bizans  Döneminde  İstanbul’da  Depremler,  Tarih  Araştırmaları  Dergisi,  C.19,  S.30,
Ankara  1997,  s.299-317;A.Nükhet  Adıyeke-Nuri  Adıyeke,  “1856  Girit  Depremi”,
Tarih Araştırmaları Dergisi,  C.31, S.51, s.1-38; Selahattin Satılmış, “Osmanlı’da Bir
Afet Yönetim Örneği: 1883 Çeşme ve Urla Depremi”,  HistoryStudies,  Vol. 4/1,  2012,
s.503-527.
2
N.N.  Ambrasesys-Caroline  Finkel,  “1500-1800  Döneminde  Balkanlar’ın
Depremselliği  Üzerine  Yayımlanmamış  Osmanlı  Arşiv  Bilgileri”,  Osmanlı
İmparatorluğunda  Doğal  Afetler,  (Edit:  Elizabeth  Zachariadou),  (Çev:  Gül  Çağalı
Güven, Saadet Öztürk), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2001, s.100.
3
Nicalas N.Ambraseys -Caroline F. Finkel, Türkiye’de ve Komşu Bölgelerde Sismik
Etkinlikler, Bir Tarihsel İnceleme, 1500-1800, TÜBİTAK, Ankara 2006, s.23.
4
Lütfi  İhsan  Sezer,  “Muğla  Yöresinde  Deprem  Aktivitesi  ve  Riski”,
KuvaternerÇalıştayı  IV,  İTÜ  Avrasya  Yerbilimleri  Enstitüsü,  İstanbul  2003,  s.113-115.


Kazanın  ismi  1913-1914’de  şehit  pilotlardan  Fethi  Bey’in  hatırasına  Fethiye  olarak
değiştirilmiştir.  Bkz.  Mübahat  S.  Kütükoğlu,  Menteşe  Sancağı  1830  (Nüfus  ve
Toplum  Yapısı),  TTK,  Ankara  2010,  s.15;  Ekrem  Uykucu,  Muğla  Tarihi,  Gümüş
Basımevi, İstanbul 1983, s.90.
6
Telmessos antik kentinin coğrafi özellikleri ile ilgili olarak bkz. Mesut Doğan, “Tarihi
Coğrafya’dan Bir Örnek: Telmessos”,  Marmara Coğrafya Dergisi, S. 19, Ocak 2009,
s.55-68.
7
Besim  Darkot,  “Menteşe”,  İ.A.,C.VII,  s.723;Telmessos’un  içinde  bulunduğu  Lykia
Bölgesi  ile  ilgili  olarak  bkz.  Veli  Sevin,  Anadolu’nun  Tarihi  Coğrafyası  I,  TTK,
Ankara 2001, s.133-149.
8
BOA.,  Sadaret  Mektubî  Kalemi  Meclis-i  Vâlâ  Yazışmaları,  (A.,MKT.MVL.),
49/23.


• Tevfik  Güran,  Tanzimat  Dönemi  Osmanlı  Maliyesi”,  İstanbul  Üniversitesi  İktisat Fakültesi Mecmuası, 60. Yıl Özel sayısı, C.49, İstanbul 1998, s.81.
31
BOA.,  İ.MVL.,  227/7790,  Lef:1,2;  BOA.,  Cevdet  Maliye  ,(C.ML.),  227/9483;
BOA.,A.,MKT.MVL., 52/13.



Başbakanlık Osmanlı Arşivi(BOA.), İrade. Dahiliye( İ.DH.), 230/13825,  Lef:8(14
Ca 1267/17 Mart 1851)

Başbakanlık Osmanlı Arşivi(BOA.), İrade. Dahiliye( İ.DH.), 230/13825,  Lef:8(14
Ca 1267/17 Mart 1851)

•BOA., İ.DH., 230/13825, Lef:1(2 Ca 1267/5 Mart 1851)

•BOA.,  İrade.  Meclis-i  Vala  (İ.MVL.),  209/6790,  Lef:3;
BOA.,İ.MVL., 209/6790 Lef: 4 (8 C. Ahir 1267/10 Nisan 1851)
• Ceride-i Havadis,  Numara  528 (17 C.ahir 1267 - 19 Nisan 1851) ; 530 (6 Receb 1267 - 7 Mayıs 1851)


Bkz. Takvim-i Vekayi, Defa:445.
15
Ceride-i Havadis, Numara: 524(21 C. Evvel 1267/24 Mart 1851), Numara: 527(12
C.ahir 1267/14 Nisan 1851)
16
Ceride-i  Havadis,  Numara:  528(17  C.ahir  1267/19  Nisan  1851),  Numara:   530(6
Receb 1267/7 Mayıs 1851)
17
Ceride-i Havadis, Numara: 544(26 Şevval 1267/24 Ağustos 1851)
18
Ceride-i Havadis, Numara:538(5 Ramazan 1267/4 Temmuz 1851
19
İlgili belgede Rodos’danMeğri’ye geçilen tarih 24 Mart 1851(21 C.evvel 1267)’dir.
Rodos’a  geri  dönüş  ise  Meğri’de  26  Mart  1851  yılında  meydana  gelen  depremden
birkaç gün sonra gerçekleşmiştir. Bkz.BOA., İ.MVL.209/6790, Lef:3.
Muhammed YAZICI
119
BOA.,İ.MVL., 209/6790, Lef:3.
21
  Bkz.  Halil  İnalcık,  “Osmanlı  Metrolojisine
Giriş”, (Çev. Eşref Bengi Özbilen), Türk Dünyası Araştırmaları, S. 73, İstanbul 1991,
s. 44.
22
 Bkz. Halil İnalcık, a.g.m., s.44.
23
Ceride-i Havadis, Numara:530(6 Receb 1267/7 Mayıs 1851)
24
BOA.,İ.MVL., 209/6790, Lef:3.
25
BOA.,İ.MVL., 209/6790, Lef:5

Meğri  ve  Eşen  Kazalarına  ait  H.1260-1261  tarihli  Temettuat  Defterleri  için  bkz.
BOA., ML. VRD.TMT.d.,  no:1894, 1896, 1898, 1900, 1903, 1904, 1905, 1906, 2323,
2324, 2325, 2327, 2328, 2329, 2330, 2332, 2333, 2336, 2340, 2341 .

Kaynak

1851 Meğri Depremi, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2012 Sayı 28,
Muhammed YAZICI*]
Yrd. Doç. Dr., Muğla Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder