Muğla Kurşunlu Camii karşısında bulunan İnsan Hakları Parkı ile banka ve işyerlerini kapsayan alanda, Kocahan bulunmaktaydı. Kocahan içinde, tamircisi, kahvecisi, eczacısı gibi birçok esnaf barındırırdı. Esasında Muğla bir hanlar şehriydi. Yağcılar, Konakaltı, Kocahan, Yarımhan, Apostol ve Balcıoğlu gibi hanlar şehri süsler, gelen konuklarını ağırlardı.
İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunan birlikleri tarafından işgal edilmesine karşı, tarihe“Kocahan mitingi” olarak geçecek toplantıda işgal protesto edilmiştir. Miting heyetinin başkanlığınıBelediye Başkanı Ragıp Bey yapmış ve Dr.Cemil Şerif Baydur, Encümen Mümeyyizi Zekai Eroğlu ve Bozöyüklü Hacı Süleyman Efendi konuşma yapmışlardır.
1928’de Muğla Valisi olan Salih Cemal Bey döneminde, Cumhuriyetin ilk imar faaliyetleri başlar. Salih Cemal Bey, bugünkü Ziraat Bankası’nın yerindeki Kulüp Binasını, Kurşunlu Camii karşısında yanmış olan Belediye sineması yerindeki Kulüp Sinemasını yaptırmıştır. Bugün Kulüp binasının yerinde Ziraat Bankası, sinemanın yerinde de Katlı Otopark yapılmıştır. Tarihi bir öneme sahip Kocahan, Latif Sepil’in belediye başkanlığı döneminde kamulaştırılarak yıkılmış, yerine de bir takım işyerleri açılarak, kalan kısmı da yola terkedilmiştir.
Muğla’nın Osmanlı’dan, Cumhuriyet’e medeniyet ve şehircilik telakkisi ince zevklerle örülmüş mimari eserlerin yerini bugün kaba saba ve zevkten yoksun binalar almıştır.
Yıktıklarımızın yerine kültürel anlamda bir miras bırakamadığımıza göre, kentin sosyal ve yeşil alanlarını değerlendirebiliyor muyuz? Eski garaj alanının hali ortada. Müteahhitliğe soyunan merkez ilçe belediyesi karşısında, inisiyatif sahibi sivillere önderlik eden, Ahmet Karaosmanoğlu ve Meral Oğuz gibi şahısların üstün gayretleri eski garaj alanını beton ormanı olmaktan kurtardı. İhaleyi kazanan ve mahkeme kararı ile inşaatı durdurulan ve bu sebeple belediyeyi zararlarının karşılanması için hukuki işlemleri başlatan firmanın, kentin ortasında açtığı çukur, çirkin bir görüntü sergilemeye devam ediyor.
Şimdi de, neredeyse kentin tek nefes alacağı alan olarak kalan Kışla parkı, Belediyenin aldığı inşaat kararıyla konuta açılarak, betona teslim olacak…Kentin bu nadide alanının önceki yıllarda SGK hizmet binası, Sağlık Ocağı ve Huzurevi inşaatlarıyla kuşatılarak daraltıldığını gözden ırak tutmazsak endişelerin ne kadar haklı olduğunu görebiliriz.Kışla parkı, çevresindeki onca sportif ve kültürel tesislere rağmen, aileleri yeterince çekmeyi başaramadığımız bir alan.Şimdi Muğla Belediyesi, ekonomik şartları gerekçe göstermek suretiyle; Kışla park alanıyla bütünleşen, eski itfaiye binası ve yıkılan düğün salonun da bulunduğu parseller üzerinde kat karşılığı ve yap-işlet-devret modeliyle inşaat yapmak üzere müteahhitlere verilmesi konusunda 04.06.2013 tarihinde bir karar vermiş.
Bildiğiniz gibi bu alanda, Orhan Çakır’ın belediye başkanlığı döneminde, düğün salonu inşaatına başlanmış, Osman Gürün’ün görevi devralmasından sonra uzun bir süre inşaat iklim koşullarının kaderine bırakılmış, daha sonra da depreme dayanıksızlığı gerekçe gösterilerek, yerine “bölge müzesi” yapılacağı vaad edilerek yıkılmıştı.
Muğla’da düğün salonu ihtiyacının Düğerek’te yapılan salon inşaatıyla giderileceği söylenmekte. Muğlalılar Düğerek’teki düğün salonuna itibar ederler mi, zaman gösterecek.
Muğla Belediyesi’nin adeta rant ve kazanç yaratma uğruna Muğla’nın sosyal alanlarını katletmesini doğru bulmuyorum. Osman Gürün’ün yaptığı son açıklamalar, açıkçası kamuoyunu tatmin etmemiştir. Tam aksine Kışla alanıyla bütünleşik alanın “müteahhit belediye” zihniyetiyle hızla betonlaşacağı mesajı verilmiştir.
Eğer konut için uygun bir alan aranıyorsa, eski piyade taburuna ait, şu anda jandarmanın kullandığı Hamursuz Dağı eteklerindeki alanın, eğitim amaçlı olarak kullanılan büyük bir kısmı boşaltılır ve iskana açılabilir. Jandarmaya da, Düzen mevkiinde veya başka bir alanda yer gösterilebilir.
Hamiş: Akyaka’da bulunan hazineye ait 19 dönümlük zeytinlik alanda, Özelleştirme İdaresi’nin çok katlı imar planı değişikliği yaparak, Akyaka’nın geleneksel mimarisine aykırı bir şekilde betonlaşmaya izin vermesini, kaygı ve esefle izliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder